PAYLAŞ Kİ, SEVİLESİN « Yazarlarımızın Yazıları
PAYLAŞ Kİ, SEVİLESİN

PAYLAŞ Kİ, SEVİLESİN

Yazar: Mehmet Çelik
06 Ocak 2020
927

PAYLAŞ Kİ, SEVİLESİN

 

Türkiye’mizde son 30 yıldır dünyaya açılım hız kazanmıştır. Uluslararası ticarette ve turizmde geçmiş yıllara oranla ciddi bir artış söz konusudur. Ülkemizdeki bu dışarıya doğru olan devinim ve hareket, sadece ticarette ve turizm de değil elbette. Özellikle iletişim araçlarının dünyayı avucumuzun içine (cep telefonuna) sığdırmasıyla birlikte dünyamızdaki her türlü olaydan anında haberdar olduk. Başlangıçta yeni ve farklı olanla ilgili merak duygularımızı giderdik. Lakin gördüklerimiz yalnızca güzel, hoş, cazip ve zevk veren şeyler değildi. Aynı zamanda acı, gözyaşı, yangın, açlık, susuzluk, deprem, sel felaketi, savaş, sürgün, denizde ve karada hayatını kaybedenler de artık her an karşımızdaydı. Sadece üzülmek, ağlamak ve “keşke böyle olmasaydı” demek, onlara bir fayda vermiyordu.  

Milletimizin damarlarındaki kana ve ruhundaki en ücra köşeye kadar işlemiş olan Allah’a, Peygamberine, Kur’an’ına olan imanı; gördükleri karşısında kendilerini harekete geçirdi. Zira “var olanı paylaşmak” insanımızın en temel özelliklerinden birisi idi. Bu özellikleri gereği ülkemizde Din, İman, Kur’an ve İslâm adına her ne zaman bir ihtiyaç hasıl olsa o sıkıntıyı gidermek için kendisinin ihtiyacı olsa bile hep vermişti zaten. Biliyor ve inanıyordu ki; verdikleri bir gün mutlaka karşılığını bulacaktı. Şimdi de sırada dünyanın diğer coğrafyalarındaki kardeşleri vardı. O da hemen üzerine düşeni yapmaya başladı ve bu “iyilik” ve “hayr” hareketinin sesi dünyanın farklı bölgelerinden duyulmaya ve izlenmeye başlandı.

Başta İ.H.H İnsani Yardım Vakfı olmak üzere Türkiye merkezli irili ufaklı yüzlerce sivil toplum örgütleri ve çeşitli cemiyetler dünya üzerindeki tüm ülkelerde imkânları ölçüsünde faaliyet göstermeye başladılar. Özellikle Kurban ve Ramazan aylarında zirveye ulaşan bu “uluslararası iyilik ve hayır” hareketi tüm yıllara yayılarak kardeşlerimin yanında kalıcı olmaya devam etmektedir. Aç olana ekmek, susuz olana su, evsiz olana ev, dertli olana deva, hasta olana şifa, borçlu olana eda imkânı olmaya çalışan bu hareketlerdeki en temel hareket ettirici duygu ve düşünce, milletimizin imanından kaynaklanan “yaşat ki yaşayasın” ilkesidir. Sadece ve sadece “verme ve paylaşma” düsturu ile yapılan bu çalışmaları gören diğer ülke insanları, daha önce ülkelerine “almak ve sömürmek” için gelen yabancılarla karşılaştırdıklarından, aradaki bu derin anlamlı, değerli ve üstün farkı görünce bizleri her daim hem fiziki dünyalarına hem de gönül dünyalarına kabul etmekte hiç tereddüt etmediler ve etmiyorlar.

Allah’ın bize verdiklerini biz de Allah’ın kullarına vermeye devam ettiğimiz sürece hem Allah katında hem de insanlık nezdinde yükseleceğimizi hiç unutmamalıyız. Biz verelim ki, Allah da bize versin.