NECAŞİ’NİN ÜLKESİNDE MİSAFİR OLMAK « Yazarlarımızın Yazıları
NECAŞİ’NİN ÜLKESİNDE MİSAFİR OLMAK

NECAŞİ’NİN ÜLKESİNDE MİSAFİR OLMAK

Yazar: Mehmet Çelik
26 Nisan 2019
1097

 14-18/03/2019 tarihleri arasında yüz milyonu aşkın nüfusun %50’den fazlasının Müslüman olduğu Etiyopya’da Uluslararası Öğrenci (mezun) Buluşması için bulundum. Türkiye’de okumuş ve ülkelerinde Türkiye Mezunları Derneği kurmuş olan Fennan, İbrahim, Nasreddin, Celal ve diğer arkadaşlarla hasret giderdik. 2004-2009 yılları arası dönemdeki Türkiye hatıralarını birlikte yad ettik. Aradan geçen 10 yılın hikayesini ve bu 10 yılda ülkelerinde yaptıkları hizmetleri kendilerinden dinledik. Güldük, hüzünlendik, ağladık ve neşelendik. Çünkü birlikte geçirdiğimiz bir geçmişimiz vardı ve o geçmişte hatıralar biriktirmiştik. Türkiye’de iken hayaller kurmuştuk. Gelecekte yapacağımız işler üzerinde planlar kurmuş ve onları hayata geçirebilmenin yol ve yöntemlerini birlikte müzakere etmiştik. 10 yılın ardından konuştuklarımızın bir kısmının Etiyopya’da hayata geçtiğini görmek insanı son derece mutlu ediyor.  

Necaşinin ülkesi geçmişte olduğu gibi şimdi de Müslümanlara ev sahipliği yapmaya devam ediyor. Lakin dünyanın son 300 yıldır geçirmiş olduğu derin dalgalanmadan Etiyopya’da nasibini almış. Krallık, kominizm, kapitalizm, demokrasi, yarı demokrasi, modernize edilmiş krallık gibi insanoğlunun ürettiği tüm izimleri yaşamış bir ülke Habeşistan. Ülkelerin kaderinde yıllar süren bu değişim ve dönüşüm sancıları elbette Müslümanla da üzerinde uzunca düşünülmesi gereken tarzda etkilemiş. Geleneksel olanı korumak ve çağın getirdiğini kabul etmek arasındaki kaçınılmaz dilemmayı Necaşinin ülkesinin Müslümanları da yaşamaktadırlar. Daha iyi eğitim almak için yurtdışına giden veya gönderilen öğrenciler ülkelerine; yalnızca aldıkları diploma ile dönmüyorlar. Aynı zamanda ülkeleri için yer yer yabancı olan veya sahiplerini yabancı gibi hissettirecek fikir, düşünce, eylem ve yaşam tarzı ile de geriye geliyorlar. Bu durum; eski-yeni, klasik-modern, geleneksel-çağdaş ikilemini de sonuç olarak doğuruyor. Yılların getirdiği alışkanlıkları çok çabuk terk edemeyen insanoğlu ister istemez iç dünyasında da, dış dünyasında da problem yaşıyor. Benzer durum hiç şüphesiz Habeşistan’da da var. 

Yine içinde bulunan şartlar gereği eğitim öğretimin yaygınlaşması ve okur-yazar oranının artmasıyla yeni yetişen gençler farklı fikir ve düşünceleri de elde ettiklerinden, yılların hocalarına ve şeyhlerine yeni sorularla ve yeni düşüncelerle neredeyse meydan okuyorlar. İletişimin getirdiği imkanlar ve yeni bir dilin öğrenilmesinin doğurduğu sonuçlar da bu işin bir başka zorlayıcı ve yerel için can sıkıcı yanı. Ezberci ve tekrarcı mantalite ile yetişmiş olan din elitleri bu durumdan hiç de hoşnut değiller. Fakat “Yenileri okumadıkları sürece can sıkıcı durum onlar için her ne önlem alırlarsa alsınlar devam edecektir. Çare yeniden ve yenileyerek okumaktır. 

Etiyopya’daki Müslümanlar açısından bir yanı ve yönüyle böyle can sıkıcı ve baş ağrıtıcı durum varken diğer yönüyle Türkiye gibi benzer tartışmaları yaşamış ve fiili kavgaya neden olmadan fikirlerini ortaya koyabilmiş bir örnek olması, çözüm noktasında kendilerine yardımcı olacaktır. Bu durumu oradaki arkadaşlarımıza da anlatmaya çalıştık. 

Tarih yaşanmışlıkların yazımı ve ibret alınması gereken sahneler bütünü ise, bize düşende buradan hakkıyla ders çıkarmaktır. 

İslam ve Müslüman üst kimliği ile bizler tüm meselelerimizi aynı masa etrafında konuşabilmeli ve ”BARIŞ” için gerektiğinde haklı olduğumuz konularda bile feragat edebilme erdemliğini göstermeliyiz. Aksi halde “İsar”ın, affetmenin,  Allah için vazgeçmenin, Allah için sevmenin anlamı kalmaz. 

Unutmamalıyız ki, biz kavga edersek kazanan başkası olacaktır. Yaşadıklarımızda bunu göstermiyor mu ?  

 

 

  ETİYOPYA / 19.04.2019