İBN HALDUN « Yazarlarımızın Yazıları
İBN HALDUN

İBN HALDUN

Yazar: Feyyaz Kalkan
07 Aralık 2020
558

İslam dünyasının yetiştirdiği, başta tarih olmak üzere modern sosyal bilimlerin öncülerinden kabul edilen büyük bir alim ve devlet adamı olan İbn Haldun 27 Mayıs 1332 yılında Tunus’ta doğmuştur.

Adı tam olarak Ebu Zeyd Abdurrahman İbn Haldun el-Hadrami’dir. Yazdığı otobiyografisi Et-Tarif sayesinde hayatı günümüze kadar belgelerle gelen nadir alimlerimizdendir. Yazdığı otobiyografisinde özel ve aile hayatına dair ayrıntı bilgi vermemekle birlikte yaptığı ilmi çalışmalarının yanında aldığı devlet görevlerine ilişkin detaylı bilgiler vermiştir. Diğer birçok büyük alimlerimiz gibi İbn Haldun de özellikle İslami ilimler olmak üzere ilk eğitimini babasından almıştır. Babasından aldığı dersler sayesinde İslami ilimlerde derin bir bilgi edinmiş ve Kur’an-ı Kerim’i ezberlemiştir. Bunun yanında Tunus’un en iyi alimlerinden Hadis ve Fıkıh eğitimi aldı. Yine dönemin en iyi kıraat alimi olan Şeyh Abdullah Muhammed bin Bezzal-i Ensari’den Kur’an-ı Kerim’i Arapçanın yedi lehçesine göre okumayı öğrendi. İslami ilimlerin yanında sosyal ve fenni ilimlerde de kendini geliştirmek için el-Abili’den matematik, mantık ve felsefe derslerini aldı. Eğitimini tamamladıktan sonra henüz çok genç yaşta Tunus hükümdarının başkatipliği görevine getirildi. Bu görevinin yanında eğitim hayatına devam eden İbn Haldun tarih, sosyoloji ve siyaset bilimi alanında kendisini çok iyi yetiştirmiştir.

Devlet işlerinde başarılı olması birçok sultanın yanında görev almasını sağlamıştır. Bu sultanlardan biri olan Merin Sultanı Ebu İnan Faris, İbn Haldun’ü fermanlarını yazması görevine getirmiştir. İbn Haldun bu göreve getirildiğinde 25 yaşındadır. Bu görevi yaparken adı sultana karşı yapılan bir ayaklanmada geçti. Her ne kadar uğraştıysa da adını bu ayaklanmanın içinde geçmesinin önüne geçemedi ve Ebu İnan Faris’inin emri ile hapse atıldı. Sultan ölene kadar yaklaşık iki yıl hapiste yattı. Ebu İnan Faris öldükten sonra yerine geçen oğlu İbn Haldun’ü serbest bıraktı. Ebu İnan Faris’in ölümünü fırsat bilen Ebu Salim Fas idaresini ele geçirdi. Hapisten çıkan İbn Haldun’e sır katipliği ve hakimlik görevleri verdi. İbn Haldun’un bu görevi çok sürmedi. Ebu Salim’in Ömer ibn Abdullah tarafından devrilmesinden sonra devlet kadroları komple değişmiş ve İbn Haldun’da bu değişimden nasibini almıştır. Devlet kadrosunda hiçbir görev almayan İbn Haldun 1362 yılında Gırnata’ya göç etti. Burada Gırnata emiri olan V. Muhammed’in elçiliğini yapmış ve birçok başarı elde etmiştir. V. Muhammed’in veziri olan İbn’ül Hatiple arasının açılmasıyla birlikte 1364 yılında Gırnata’dan ayrılarak Bicaye’ye (Cezayir ve Fas topraklarının olduğu kısım) dönmüştür.

Bicaye’ye döndüğünü duyan Hafsi sultanı Ebu Abdullah ona vezirlik görevi teklif etti.  Bu görevi memnuniyetle kabul eden İbn Haldun yaklaşık iki yıl bu görevi yaptı. 1366 yılında sultanın ölümünden sonra Tilimsan hâkimi Ebu Abbas’ın yanında görev almaya başladı. Bu görevi uzun sürmedi. Tilimsan, Sultan Abdulaziz tarafından işgal edilince 1370 yılına kadar sürecek bir sürgün hayatı yaşayacaktır. Bu süre zarfında dini çalışmalarını yapmaya devam etti ve öğrencilere dersler verdi. 1370 yılında sultan tarafından tekrar Tilimsan’a çağırıldı. Çağrıyı kabul ederek Tilimsan’a gelen İbn-i Haldun 1375 yılına kadar devlet kademelerinde çeşitli görevler yaparak sultana birçok katkıda bulundu. Özellikle kırsal bölgelerde yaşayan aşiret reislerini ikna ederek, sultana siyasal olarak bağlanmalarında önemli rol oynamış ve sultanın güçlenmesini sağlamıştır. Yerine getirdiği bu görevlerden sonra 1377 yılında yazmak istediği Kitabu’l İber için bir kalede inzivaya çekilmiştir. Bu kitabın ilk bölümü ve en önemli eseri olarak dünyada tanınmasını sağlayacak olan 3 ciltlik Mukaddime eserini yazdı. Sosyal bilimler alanında birçok eserin ana kaynağını oluşturan bu eser, Yayın Kurulu başkanımız Halil Kendir hocamız tarafından Türkçeye tercüme edilerek 2004 yılında yayınlanmıştır.

1378 yılında Kitabu’l İber eserini tamamlamak için doğduğu ve eğitim hayatına başladığı Tunus’a döndü. Tunus’ta ilmi çalışmalarına devam ederken aynı zamanda öğrendiklerini Tunus Medreselerinde öğrencilere aktarmaya başladı. Öğrencilere verdiği dersler hususunda baş müftü İbn Arafe’nin sert muhalefetine maruz kaldı. Bunun yanında siyasal karışıklıkların çıkmasıyla birlikte Tunus’u terk ederek, 1382 yılında Mısır’a geldi. Mısır’da gerek halk ve gerek Memlük Sultanı el-Melikü’z-Zahir Berkuk tarafından iyi karşılandı.  Yazdığı Mukaddime eseri bu ilgiyi görmesini sağlamıştı. Ezher Camii’nde dersler vermeye başladı. Bu derslere yüzlerce öğrenci katıldı. Öğrenci yetiştirmenin yanında yaptığı ilmi çalışmalarla da dikkatleri üzerine çekti ve Memlük sultanı tarafından Kamhiye Medresesi müderrisliğine tayin edildi. 1387 yılında Hac görevini yerine getirmek için Mekke’ye geldi. Hac dönüşünde 1389 yılında Sargatmişye Medresesi müderrisliği görevi verildi. Kısa bir süre sonra bu görevden alınarak Baybars Hankahı başkanlığına tayin edildi. Bu görevden sonra 1399 yılında Maliki baş kadılığına getirildi.

1400 yılında Timur’un Şam’a saldırdığını duyan Sultan Farac ordusuyla birlikte Şam’a sefere çıktı. 70 yaşına gelmiş İbn Haldun’da bu sefere katıldı. Mısırda kölelerin isyan çıkardığını haber alan Faraç, ordusunu Şam’da bırakarak Mısıra geri döndü. Orduyla birlikte Şam’da kalan İbn Haldun, Timur ile diplomatik görüşmeler yaptı. Bu görüşmeler yaklaşık iki hafta sürdü. Bu görüşmelerde İbn Haldun, Timur’a Kuzey Afrika ve asabiyet teorisi hakkında bilgiler verdi. Bu bilgileri daha sonra yazılı rapor olarak da sundu. Timur’la yaptığı görüşmeleri otobiyografisinde detaylı bir şekilde anlatan İbn Haldun, Timur’un şehri ele geçirdikten sonra nasıl talan ettiğini ve yangına verdiğini de yazmıştır. 

1401 yılında Şam’dan tekrar Mısıra dönen İbn Haldun beş yıl boyunca Kitabu’l İber eserini ve otobiyografisini anlattığı Et Tarif eserini bitirmekle meşgul oldu. Bunun yanında müderrislik ve kadılık görevlerini devam ettirdi. Takvim yaprakları 17 Mart 1406 yılını gösterdiğinde İslam dünyasının yetiştirdiği ve bugün dünyada modern ilimlerin öncüsü kabul edilen İbn Haldun vefat etti ve Babünnasr karşısındaki Süfiye Kabristanı’na defnedildi. 2015 yılında TÜRGEV(Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı) İbn Haldun Üniversitesini kurarak İslam coğrafyasının yetiştirdiği büyük alime güzel bir vefa örneği göstermiştir.