İKRA Derneği
İKRA Derneği

İKRA Derneği

Yazarın Haberleri
#

İKRA ailesi olarak, ailemizle biraraya gelip, kaliteli bir vakit geçirmek adına ailece ev dersi yapıyoruz. Tv, tablet, bilgisayar ve telefonların ekran yüzlerine bakmaktan sıyrılıp, sevdiklerimizin yüzüne bakmak istiyoruz.
Cemal Süreya şöyle söylemiş: "Aynı şehirde sen varsın, ben varım,biz yokuz." Evet, malesef bizlerde aynı evde olduğumuz halde sevdiklerimizle kaliteli zaman geçiremiyoruz. Sanal dünyada kaybolup, birbirimize vakit ayıramıyoruz.
Bu düşünceyle, bu perşembe günü saat 21:00 de, interneti 30 dakikalığına kapatıp, sevdiklerimizle beraber ev dersi yapıyoruz.
Sevdiklerimize zaman ayırmak,kaliteli vakit geçirmek için sizleri de ailece ev dersi yapmaya davet ediyoruz.

#
GÜZEL HAYATLAR GÜZEL İNSANLARLA YAŞANIR
İnsan olarak kalabilmek ve insan olarak yaşayabilmek gayret ve mücadele gerektirir. Çünkü insan bozulmaya ve bozmaya eğilimlidir. Bu eğilim nedeniyle insanın hayatında ve insanların oluşturduğu toplumların hayatında kötülükler hızla yayılıp çoğalabilir.
Kötülüklerin hakim olduğu bir dünyada, insanların kendilerini koruyabilmesi, çocuklarını kötülüklerden uzak tutabilmesi ve kötülüklerin engellenip iyiliklerin yayılabilmesi, iyilerin bir araya gelip birlikte hareket etmelerine ve ellerinden gelen gayreti göstermelerine bağlıdır.
Böyle bir düşünce ve azimle kurulan İKRA (İlim, Kültür ve Rahmet) DERNEĞİ, 14 Eylül 2022, Çarşamba günü 2022 – 2023 Eğitim yılı açılış programını gerçekleştirdi. Bağcılar Belediyesi Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz Kültür Merkezi’nde saat 20.30 İKRA Derneği gönüllüleri ve ailelerinin katılımıyla gerçekleştirilen program akşam yemeği ile başladı. Yemekten sonra programın sunucusu Engin COŞKUN, Kur’an-ı Kerim tilaveti için Vahdet TURHAN hocayı kürsüye davet etti. Vahdet TURHAN hocamızın güzel tilavetinin ardından ise selamlama ve açılış konuşması için İKRA DERNEĞİ Genel Başkanı Sayın Av. Emin ATALAY kürsüye geldi.
Sayın ATALAY konuşmasında FETÖ ihanet girişimi ve pandemi gibi dernek ve cemiyet çalışmalarının olumsuz etkilendiği hususlara dikkat çekti ve buna rağmen İKRA Derneği olarak yolumuza devam ediyor olmanın ve devam etmek gerektiğinin önemine vurgu yaptı. Kötülüklerin yaygınlaştığı, çocuklarımızı ve geleceğimizi tehdit eden sapkın akımlar karşısında birlikte olmanın ve beraber mücadele etmenin hayati önem arz ettiğini ifade etti. İKRA Derneği gibi dernek, vakıf ve cemiyetlerin böyle fitne ortamlarında birer Nuh’un gemisi olduğunu belirten Sayın ATALAY, Dernek üyelerimizin bu bilinç ve azimle çalışacaklarından emin olduğunu ve gelecek yıl yapılacak açılış programının çok daha kalabalık bir toplulukla gerçekleşeceğine inandığını ifade etti.
Genel Başkanımızın açılış ve selamlama konuşmasından sonra kürsüye gecenin konuşmacısı Sayın Ahmet YAPICI hocamız geldi. Sayın YAPICI da konuşmasında, son iki yüz yıldır, bütün dünyada ve özellikle de İslâm aleminde toplumların inanç ve manevi değerlerine savaş açıldığını, top yekun ve planlı olarak yürütülen bu savaşa karşı bizlerin de birlikte mücadele etmemiz gerektiğine dikkat çekti. Sayın YAPICI, sivil toplum kuruluşlarında görev alan kişilerde zaman zaman görülen bir olumsuzluğa şu şekilde işaret etti: Sivil toplum kuruluşlarında gönüllü olarak görev alan bazı kişiler, nasıl olsa bu işi gönüllü olarak yaptığını düşünerek aldıkları görevleri savsaklıyorlar; ancak bu çok büyük bir yanlış ve vebaldir. Evet, bu işi gönüllü olarak üzerine almıştır, isterse almayabilirdi; ama görevi aldıktan sonra artık gönüllülük biter, o işi yapmak zorundadır. Çünkü o işi almasaydı bir başkası alacak ve yerine getirecekti. Bu tıpkı cenaze namazı kılmaya benzer. Cenaze namazı kılmak farz-ı kifayedir. Bazılarının kılmasıyla sorumluluk herkesin üzerinden kalkar. Dolayısıyla herkes birinin cenaze namazını kılmak zorunda değildir. Ancak namaza duran bir kimse artık namazın bütün gereklerini yapmak zorundadır.
Sayın YAPICI, içinde bulunduğumuz dönemde çocuklarının manevi yönden de iyi bir şekilde yetişmesini ihmal eden ailelerin çok acı durumlarla karşılaştıklarını söyleyerek, böyle durumlara düşmemek için bir arada olmanın ve iyiliklerin yayılması için birlikte mücadele etmenin önemine vurgu yaptı. Ailelerimizde de birlikte okuma programları yapmamız ve çocuklarımızla yakından ilgilenmemiz gerektiği ifade etti ve Sebahattin Zaim hocanın şu güze ve anlamlı sözünü nakletti: Hayat, meşrû sınırlar çerçevesinde, güzel insanlarla güzel mekânlarda geçirilen güzel zamanlardır.
Evet, iyilikler kötülüklerden, iyiler kötülerden daha güzeldir. Yeter ki  meydanı kötülere terk etmeyelim. Bizler iyilik uğruna, iyiliklerin yayılması uğruna birlikte olur, elimizden gelen gayreti ortaya koyarsak, güneşin karanlı kovduğu gibi kötülükler de bizim hayatımızdan uzaklaşacaktır. İKRA Derneği olarak herkesi önce kendisinden ve evinden başlamak üzere iyiliğe yönelmeye ve iyilerle birlikte olmaya davet ediyoruz. Bu vesile ile 2022 – 2023 Eğitim ve Öğretim yılının herkese hayırlı olmasını, eğitim ve öğretim sürecinin sadece okulla sınırlı tutulmamasını, aksine hayatın her alanına yayılmasını ve özellikle de evlerimizin birer okul haline getirilmesini diliyoruz.
Burs Başvurusu

İKRA (İlim, Kültür ve Rahmet) Derneği

Burs Başvurusu

               “Beşikten mezara kadar ilim” parolasıyla yola çıkan ve çocuklar, gençler, hanımlar ve yetişkinlere yönelik kitap okuma/okutma faaliyetlerine devam eden Derneğimiz, ihtiyaç sahibi öğrencilere burs verme çalışmasını da faaliyetleri arasına eklemiştir. 

             Bir ülkenin geleceğinin şekillenmesinde en önemli etkenlerden birinin, okuyan ve düşünen bireylerin yetişmesi olduğu açıktır. Bu nedenle bilgi, ahlâk ve manevi değerlerle donanmış kaliteli bireylerin yetişmesinde Derneğimiz de elinden geleni yapma gayreti ve kararlılığındadır. Bundan dolayı İstanbul'da okuyan ÜNİVERSİTE öğrencilerine burs vermektedir. Derneğimizin verdiği bursa başvurmak için linki tıklayabilirsiniz...

Burs başvuruları 30 AĞUSTOS 2022 tarihinde sona erecektir.  

https://docs.google.com/forms/d/e/1FAIpQLSd0nVWjfL8fa1cmqsow0MHLafLlcoHEKtJdJwSDViAws_MCLQ/viewform

#

İbadeti okumak

Soru sormak insan için önemli bir meziyet. Doğru sorular bizi doğru cevaplara ulaştırır çoğu kez. En azından doğru cevaba ulaştıracak bir arayışı başlatır. Sorular bizi uykudan uyandırır, hatta bazen uykularımızı kaçırır. Şayet soru soramıyorsak rutinlerin kurbanı olmuşuz demektir. Birlikte bir soru üzerine düşünmeye ne dersiniz? Elimize bir kâğıt kalem alalım ve kendimize beş dakika verip “Müslümanın hayatındaki en önemli yedi ibadet nedir?” sorusunu kendimize soralım. En önemli olan ilk sıraya gelecek şekilde sırasıyla yedi tane ibadet yazalım.

Şayet bu aşamayı bitirdiysek şimdi de şu soruya cevap arayalım: Yazdığımız ibadetlerin içinde ilim tahsil etmek, okumak-yazmak var mı? Zannediyorum çoğumuzun listesinde böyle bir ibadet yer almıyor. Şayet yer alıyorsa o zaman da şu soruyu soralım: İlim tahsili ilk üçte kendine yer bulabildi mi?

Genelde ibadet dendiğinde ilk akla gelenler İslâm’ın şartları içinde yer alan namaz, oruç, hac ve zekat ibadetleri oluyor. Muhtemelen çoğumuzun zihninde ibadet kavramı bu temel pratiklerden öteye geçemiyor. Buna bir de Kur’an okumayı ilave ediyoruz genellikle. İbadet gibi geniş muhtevalı bir kavramı üç beş pratiğe hasrediyoruz. Bazen ahlaki hasletleri de iliştiriyoruz bu listeye. Okumak, yazmak, eğitimle meşgul olmak ise nadiren kendine yer bulabiliyor bu listede. Bunu defalarca tecrübe etme imkânım oldu. Öğretmen olarak görev yaptığım yıllarda hem ortaokul hem de lise öğrencilerine, üniversitede ise ilahiyat öğrencilerine sordum aynı soruyu. Sonuç hep benzer: Okuma-yazma, ilim öğrenme bu listede kendine zor yer buluyor, bulsa da sonlara ilişiyor. Bilmeden yapmak daha makbul hale gelmiş sanki. Halbuki bu tavır riskli ve yanıltıcı çoğu kez. Bilmek, öğrenmek; eylemi öncelemeli halbuki. Namaz farz ise onu bilmek daha öncelikli bir farz değil midir?

Okumak, öğrenmek Müslümanın öncelikli görevlerinden. O sebepten olsa gerek ilk vahiy “Oku!” diye başlıyor. İlk inen ayet grubu olan Alak Suresi’nin ilk beş ayeti içinde Allah’ın insana kalemle yazı yazmayı öğrettiğinden bahsediliyor. Yani okuryazar olmak Müslümanın ilk görevleri arasında yer alıyor. Fatiha’dan sonra Kur’an’ın ikinci inen suresi “Kalem” ismini taşıyor ve burada “kalem”e yemin edilerek sureye başlanıyor. Hz. Peygamber, Mekke’de Darü’l-Erkam diye bilinen bir genç sahabinin evinde tez elden eğitim faaliyetlerine girişiyor. Müslümanları okuryazar yapmak, ilme ısındırmak için adeta bir seferberlik başlatıyor. Hicret öncesinde Mus’ab b. Umeyr’i Medine’ye öğretmen olarak gönderiyor. Medine’ye hicret sonrasında inşa edilen Mescid’in hemen yanına “suffe” denilen bir eğitim kurumu inşa ettiriyor. Bedir Savaşı’nda esir alınan müşrikleri on Müslümana okuma yazma öğretmesi karşılığında serbest bırakıyor. İlim öğrenmenin erkek kadın her Müslümana farz olduğunu sıklıkla hatırlatıyor.

İslâmiyet bir eğitim hareketi şeklinde filizleniyor. Öğrenmek kadar öğretmek de önemli bir vazife olarak yükleniyor Müslümanın omuzuna. İlk dönemlerde karşımıza çıkan rıhle ve canlı ilim geleneği, yaygın medrese ağı, hatırı sayılır sayıdaki alim ve düşünürler, sonraki dönemler için referans görevi gören zengin klasik metinler ilmin ne denli önemsendiğini de gösteriyor bize. İlim, itibar gördüğü yerde mesken tutuyor, mukim oluyor. İlmin mukim olduğu yer hayat buluyor, canlanıyor. Üzerimizdeki ölü toprağı ilimle olan bağımızın zayıflamasıyla ilişkili olsa gerek. Eğer yeniden dirilmek istiyorsak bir Müslüman olarak ilme hak ettiği değeri yeniden iade etmeliyiz. İnsanın yararına kullanılabilecek her türlü bilgiyi de bunun içine dahil ederek bunu yapmalıyız.

Çocuklarımıza dini öğretirken Allah, Peygamber sevgisi ve namaz sevgisi kadar ilim sevgisi de aşılamalıyız. İlimle meşgul olmanın Müslümanın en aslî görevlerinden biri olduğunu onlara iyi anlatmalıyız. Çocuğumuzun, ilimle meşgul olmaması, ilimle muhabbet tesis edememesi, en az namazını kılmaması kadar üzmeli bizi. Önce öğrenmeye açık ve talepkâr hâle getirmeliyiz onları. Tabi evvela biz örnek olmalıyız onlara okuyarak ve mümkünse yazarak. Her Müslümanın evinde mütevazi de olsa bir kütüphane muhakkak bulunmalı. Bu kitaplar bize insanı, hayatı, varlığı yansıtacak zenginlikte olmalı.

Tabi şunu da unutmamak gerekir ki ilim mayalanmaya ihtiyaç duyar. Onu mayalayacak olan da ihlas ve samimiyettir. O nedenle ilim ve samimiyet iki candan yol arkadaşıdır. Bunlardan biri olmadığında diğer nâkıs kalır. Son dönemde Kastamonu’da yetişmiş önemli bir gönül insanı olan Mehmet Feyzi Efendi bu gerçeği şu şekilde formüle eder: “Farzdan evvel farz, ilim; ilim içinde ilim, ihlastır”. Yani ilim, farzın farzı, onun ön şartıdır. Ön şartı yerine getirilmemiş bir farzın ne denli makbul olacağı, üzerinde düşünülmeyi gerektirir. İlmin ön şartı ise ihlastır. Kısacası ihlas olmadan ilim, ilim olmadan amel gerçek değerine kavuşamaz. 

Ayhan ÖZ

dunyabizim.com sitesinden alınmıştır.

#

EMANET BİLİNCİ

İKRA Bağcılar Temsilciliğinde, 2022 yılının ilk sohbetini kıymetli Halil Kendir hocamız ile icra ettik. Değerli hocamız ile birlikte emanet başlıklı bir ders işledik. Kıymetli hocamız, Peygamber Efendimiz'in(aleyhisselam) El-emin olduğu ve bu konuda kendisine düşman olanların bile emanetlerini teslim ettiklerini bizlere hatırlattı.Emanet kavramının çok geniş bir anlamı olduğunu bizlere hatırlatan hocamız,kısaca şunları söyledi:

"Bize verilen zaman, sağlık ve aile başta olmak üzere her şey birer emanet...

Yeni bir yıla girerken zaman emanetinin farkına varıp, zamanımızı en güzel şekilde değerlendirmeliyiz...

Beden emanetinin farkında olup, zararlı yiyecek ve içeceklerden uzak durarak, helal dairesinde hareket etmeliyiz.

Ailede bize verilen bir emanettir. Eşimiz ve çocuklarımız bize Allah'ın emanetleridir. Efendimiz(aleyhisselam)bir hadislerinde "Bir babanın evladına bırakacağı en büyük miras, güzel ahlaktır." buyurmuştur. Bu hadisin ışığında evlatlarımızı Allah'ın birer emaneti bilerek,ahlaklı bir genç olmaları için gayret göstermeliyiz...

Kıymetli hocamız Halil Kendir beyin sohbetlerinden sonra, çay ve ikram eşliğinde programımız sona erdi...

Sizleri de her salı günü Bağcılar Temsilciliğinde saat 21.00 de-yapmakta olduğumuz programlarımıza bekleriz.

#24Kasım

"BEN ÖĞRETMEN OLARAK GÖNDERİLDİM." 
(Hz. Muhammed (sav) İbn Mace, Sünnet, 1)

Peygamber-i Âl-i Şan Efendimiz (sav) yirmi üç yıllık Risaleti süresince, ilahî mesajları ashabına bir babanın evladına öğrettiği gibi şefkat ve samimiyetle öğretti. En önemlisi yaşayarak öğretti, somut bir örnekliğe dönüştürdü tüm ilahî mesajları. Önce kendisi inandı anlattıklarına ve önce kendisi uyguladı bütün emir ve yasakları. Sonra da muhatabından  bekledi.

Ölümün yokluk olmadığını, insanların Allah katında eşit ve kardeş kullar olduğunu öğretti. Üstünlüğün takvada olduğunu, Allah ve Resulü (sav)’nün sevgisinin her şeyden önce olduğunu vurguladı. 

Kainattaki her şeyin Allah’ın varlığına bir delil olduğunu, O’nun izni olmadan yaprağın dahi kımıldamayacağını anlattı. Böylece zihinlerini inşa etti, sonra da ruhlarını olgunlaştırdı, hem dünyalarını hem de ahiretlerini imar edecek güzelliklerle eğitti. 

En yüksek ahlaki meziyetlerden tuvalet adabı gibi en basit mevzulara kadar hayatın her alanını kuşatacak bilgilerle donatarak, medeniyetin zirvesine taşıdı insanlığı.

Başımızın tacı öğretmenlerimizin "Öğretmenler Günü" hayırlı, kutlu ve mübarek olsun.

#

" Allah'ın yolu kaybolmaz. Ama ondan ayrılan veya onu ihmal eden, bir daha doğmamacasına batar. Yolundan ayrılanlar ise kaybedecektir, Allah'ın kaybı yoktur. " Sezai Karakoç.

Ömrünü İslâm Medeniyeti'nin dirilişine adayan ve geride ölümsüz eserler bırakan Sezai Karakoç "dünya sürgününü" tamamlayarak "En Sevgili"ye kavuştu. Allah rahmet etsin, makamını âli eylesin.

#

RAHMETLE ANIYORUZ

Vefatının 38. Yılında büyük dava adamı adamı Osman Yüksel Serdengeçti'yi (15 Mayıs 1917 - 10 Kasım 1983) rahmetle anıyoruz.

OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ kimdir ?

Gerçek ismi Osman Zeki Yüksel'dir. Serdengeçti dergisinde çıkan yazılarından dolayı bu soyadıyla tanınmıştır. Allah'tan bahsetmenin yasak oluğu bir dönemde, meydan yerine çıkarak hakikati gür sesiyle haykırmıştır. Bu uğurda 10 yıl hapis yatmıştır., 4 yıl milletvekilliği yapan, “Allahsıza, vatansıza, bayraksıza karşı Serdengeçti” dergisini çıkarmıştır.

Her çıkardığı sayıdan sonra “Nasıl olsa tutuklayacaklar” deyip emniyete gitmiş ve her gittiğinde de hakikaten tutuklanmıştır. Hapse giderken de “Açın kapıları Osman Yüksel geliyor” diye seslenmiştir.

Tek parti döneminin müslümanlar üzerinde uygulamış olduğu her türlü baskı ve zulümlere karşı, Üstad Necip Fazıl gibi dönemin önde gelen şahsiyetleriyle zulme karşı yiğitçe direnmiştir.

4 yıl milletvekilliği yapmıştır. Meclise sürekli kravatsız gitmesi nedeniyle genel kurula girişi yasaklanınca kravatı beline takıp genel kurula öyle girmiştir. Meclis başkanı kravatını takması yönünde kendisini uyarınca ”kanunda nereye takılacağı belli değil istediğim gibi takarım” diyerek tepki göstermiştir.

Tanrı Türk'ü korusun" sloganının ve Tanrı kelimesinin kulislerde çokça tartışıldığı dönemde, bir tartışmada şöyle demiştir: “Ne tartışıyorsunuz? Tanrı Türk'ü, Allah da Müslüman'ı korusun.”

Milletvekili olduğu yıllarda, bir gün meclis kürsüsünde kendisine laf atan vekillere dayanamaz ve "bu meclistekilerin yarısı hıyardır" der ve iner kürsüden. Bunun üzerine meclis karışır ve herkes kendisinden sözünü geri almasını ister. Arkadaşlarının da ricası üzerine tekrar kürsüye çıkar ve vekilleri rahatlatan şu sözleri söyler: Bu meclistekilerin yarısı hıyar değildir.

Yine 40’lı yıllarda TRT radyosunda konuşurken içinde Allah geçen bir cümle kurduğu için mahkemenin yolunu tutar. Duruşma sırasında hakim Serdengeçti’nin savunmasını ister. O da anlatmaya başlar:

Efendim, halk arasında 'Allah selamet versin, Allah’a ısmarladık' gibi dil alışkanlığı cümleler kurulur. Ben de olsa olsa böyle bir şey söylemişimdir.

Bu izahatın ardından hakim tekrar sorar: “Evladım sen bu ülkede Allah demenin yasak olduğunu bilmiyor musun?”

Serdengeçti yutkunmadan cevap verir. "Allah Allah...!"

"Davamız Allah Davası, Millet Davası, Vatan Davasıdır" diyen Osman Yüksel Serdengeçti'yi ölüm yıldönümünde rahmetle anıyoruz. . Mekânı cennet olsun.

BURS BAŞVURU SONUÇLARI AÇIKLANDI

Yapılan ön değerlendirme ve mülakatlar sonucunda derneğimizden burs alacak öğrencilerimizin listesi aşağıdaki gibidir.

Burs almaya hak kazanan öğrencilerimizi tebrik eder, 2021-2022 Eğitim ve Öğretim döneminde eğitim hayatlarında başarılar dileriz. 

 

Adı-Soyadı

T.C. Kimlik No

Abdulsamet Aydemir

55*******78

Abdurrahman Yüksel

11*******34

Ahmet Hakan Sezik

14*******42

Aleyna Çimen

28*******12

Aybüke Sena Ölçer

19*******10

Ayla Bektaş

16*******44

Ayşenur Aydın

47*******88

Ayşenur Kaya

55*******04

Barış Tekin

10*******34

Büşra Nur Kaya

43*******52

Büşra Yigin

32*******74

Candan Aldemir

17*******14

Çağla Erdoğan

56*******02

Defne Savaş

31*******54

Devrim Akgöl

16*******04

Dıljin Ada

44*******04

Dilan Kayhan

47*******86

Elif Nur Usta

59*******64

Elif Yel

50*******90

Gamze Elevli

23*******74

Halime Türkmen

33*******72

Helin Keleş

49*******74

Hüseyin Akıncı

41*******06

Kamuran Alataşlı

40*******76

Lamia Kaya

23*******12

Maviş Demir

16*******80

Medine Ataylı

10*******72

Mehmet Altuntaş

10*******96

Mehmet Can Koç

60*******58

Mehmet Koray Yılmaz

48*******00

Mehmet-Durak

21*******24

Melek Arıncı

49*******28

Melis Özkan

66*******50

Muhammed Seyid Üzel

42*******34

Muhammed Yunus Doğru

42*******78

Murat Yılmaz Atay

15*******68

Nazlıcan Keleş

49*******20

Nisanur Atalay

42*******24

Nuriye Yağmur Küçük

28*******88

Rıdvan Çakar

48*******80

Sema Kayhan

34*******65

Sibel Topci

28*******80

Şeyma Nur Sonakalan

12*******86

Şeymanur Gülhan

28*******92

Tuba Sevinik

18*******50

Umut Çakır

21*******02

Ümit Seven

21*******72

Yakup Karataş

16*******74

Yaprak Narin

11*******38

Yusuf Karataş

16*******42

Yusuf Yamık

52*******84

Zehratül Fatma Haşemi

12*******88

Zeynep Ballı

10*******30

Zeynep Sueda Çaycı

14*******54

 

  

#

Yeniden Bir Araya Geldik, Şükürler Olsun…

Tüm Dünya’nın sıkıntılı bir süreç geçirdiği Pandemi döneminde bildiğiniz üzere İKRA Derneği olarak bizler de temsilciliklerimde yaptığımız sohbetlerimize ara vermek durumunda kalmıştık. Gerçi bu süreçte de online olarak interaktif bir şekilde sohbet ve faaliyetlerimize devam etmiş, uzaktan da olsa siz değerli dostlarımızla olan beraberliğimizi sürdürmüştük.

Yeni dönemde kalkan kısıtlamalarla birlikte artık Derneğimizde aktif olarak sohbetlerimizi ve faaliyetlerimizi başlatma kararı aldık. Bu çerçevede Güngören Temsilciğimizde Pazartesi, Bağcılar Temsilciliğimizde Salı, Esenler Temsilciliğimizde Cuma akşamları saat 21.00’de faaliyetlerimiz başlamış ve devam etmekte olup, siz değerli dostlarımızı ve gönüldaşlarımızı bekliyoruz.

17 Ağustos 2021, Salı akşamı Bağcılar Temsilciliğimizde yapılan Makale Tahlili Programında, Yeni Akit Gazetesi Yazarı Abdurrahman DİLİPAK ‘ın“Hint Keneviri, ya da Yeşil Hazine” başlıklı makalesi değerlendirildi. Halil KENDİR Hocamızın moderatörlüğünde ve Engin COŞKUN kardeşimizin sunumuyla gerçekleşen program, dinleyicilerin de katılımıyla keyifli bir sohbete ve deyim yerindeyse bir beyin fırtınasına dönüştü.

Makalede Abdurrahman DİLİPAK,hint kenevirinin ilaç yapımından sanayiye, kozmetikten inşaat sektörüne, zırh üretiminden kompozit ürünlere… kadar uzanan kullanım alanlarını dile getiriyor ve bu kadar faydalarına rağmen, uyuşturucu yapımında da kullanılması ön plana çıkartılarak yasaklanmasının arkasındaki nedenlere değiniyor.

Elbette makalade belirtilen hint kenevirinin kullanım alanları ve faydaları bunlarla sınırlı değil. Ama biz bu haber yazımızda bu kadarıyla yetiniyoruz. Programımız Yasir YÜCEER kardeşimizin okuduğu şiirle sona erdi. Daha fazlasını ve ayrıntısını, bizzat makale tahlili programına katılarak elde edebilirsiniz. Bu vesileyle uzun bir aradan sonra sizlerle Derneğimizin çatısı altındayeniden bir araya gelmenin mutluluğunu yaşatan Rabbimize bir kere daha hamd ediyoruz. Aşağıdaki linkten yazıya ulaşabilirsiniz.

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/hint-keneviri-ya-da-yesil-hazine-22713.html

 

 

 

#
 
Bir kavim düşünün ki, ellerinde mazlumların kanı hiç eksik olmamıştır; tarihlerinde, işledikleri sayısız cinayet ve katliam vardır. Öyle ki, kurbanları arasında peygamberler dahi vardır. 
İşte o kavim bugün ceberut devirlerinden bir devri daha yaşıyor ve masumlara zulmediyor. 
Bu masumların adı “Filistinliler”dir, bu masumun adı “Mescid-i Aksa”dır! Ve bu kavmin adı İsrail’dir. 
Bugün; Kadir Gecesi ve Ramazan Bayramı gibi kutsalların arefesinde, üstelik de bu tarihlerin bilinçli olarak seçildiği anlaşılan zaman diliminde, masumların iftarlarını ve hayatlarını kana bulayan İsrail sonunu hazırlamakta, sonuna yaklaşmaktadır. Zira zulüm ile âbâd olunmaz. 
Biz, “inandığımız için en güçlü olduğumuz” ayetine iman eden, “yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer” olduğuna inanan ve ellerimiz Kahhar ve Muntakim olan Allah’a dua dua açılmış, kalbi ve diliyle buğzeden ümmet, “o kutlu gün”ü bekliyoruz. 
Ve biliyoruz, o gün yaklaşmaktadır ve yakındır! Bu anlayış ve inançla İsrail’in en çok korktuğu “Allah-u Ekber, harabtu Hayber” müjdesini tekrar tekrar haykırıyoruz ve haykıracağız!
ŞAŞIRMADIK!

ABD Başkanının “24 Nisan 1915 olayları” olarak lanse edilen yalanı, “soykırım” olarak telaffuz etmesine şaşırmadık!
ABD gibi zulmü tescilli bir devletin, dünyanın bir çok ülkesinde yaptığı katliam ve soykırımlar halen devam ederken, aleme nizam vermeye kalkışması suçluluk psikolojisinin dışa yansıması ve kendi suçunu örtme çabasıdır… 
Ermenistan’ın daha 30 yıl önce Hocalı’da yaptığı katliam ve soykırımı yaşayanlar henüz hayattayken, bu argümanların ardına sığınması, Karabağ’ı elinden kaçırmanın utancı ve yaptığı soykırım suçunu gizleme psikolojisinin neticesidir…
Ama en üzücü olanı da, bu yalanları bilen “Ermenileşmiş” kişi ve kurumların bu zalimlere payanda olma arzularıdır. 
Tüm bu ahlâksız gürültü ve telaşlar esasen milletimizin birbirine bağlılığını zedelemek, ülkemizin her açıdan gerçekleşen büyümesinin önüne geçmek içindir; bunun da farkındayız!
Tarih ve tarihi belgeler siyaset çamuruyla örtülemez! Kanla ve gözyaşıyla yükseltilmiş kürsülerde, boyalı cilalı konuşma yapmakla tarihi gerçekleri değiştirmeyecektir… 
Ve bizler İKRA DERNEĞİ olarak biliyor ve inanıyoruz ki, gerçekler her zaman galip gelecektir. 
Bu sebeple “soykırım” iftiraları ve söylemlerine itibar etmiyoruz ve şaşırmıyoruz!


Kayıt Ol



Üye Girişi