ESENLER YAYIN KURULU
ESENLER YAYIN KURULU

ESENLER YAYIN KURULU

Yazarın Haberleri
YAVUZ SULTAN SELİM
İKRA ESENLER Temsilciliği olarak her hafta perşembe günleri saat 21:00'da yapmış olduğumuz seminerimizin bu haftaki (5 Eylül) hatibi araştırmacı yazar Yasin ÖZEN hocamızdı. Hocamız konuya ilk olarak;
Halifeliğin, Osmanlı Devleti'ne geçmesini sağlayan kişinin Yavuz Sultan Selim Han olduğunu söyleyerek başladı. Hocamız, Yavuz Sultan Selim Han hakkında söylenen asparagas söylentilerin (Alevi katliamı, küpe takması... gibi) gerçek ile bağlantısı olmadığını izah etti. Yavuz Sultan Selim'in Yeniçeri olduğunu ve Yeniçerilerin desteği ile tahta çıktığı için onlara saygısından sakalı olmadığını ya da zamanında kendi babası 2. Beyazıd  hakkında "sakalından tuttuğumuz gibi yönetiriz" deyiminin kendisine söylenmemesi için sakal bırakmadığı rivayetlerinden de bahsetti.
 
Daha sonra özetle Yavuz Sultan Selim Han'ın tahta nasıl çıktığından bahsetti: 
- Yavuz Sultan Selim'in tahta çıkmaması için ortaya fitneler atıldı, çeşitli iftiralara maruz kaldı, diğer şehzade kardeşleri tahta çıkmak için türlü türlü oyunlar oynadı, sonunda yeniçeriler Yavuz Sultan Selim'i İstanbul'a çağırdı ve babası hayatta iken tahta çıktı. Tahta çıkmasından sonra babası sefer sırasında öldü. Yavuz Sultan Selim Han'a, babasını zehirleyerek öldürdüğüne dair iftiralar ortaya atıldı. Tahta çıktıktan sonra diğer kardeşleri ile keyfe keder olmadan tamamen İslam Davası'nın yürümesi adına  diğer şehzade kardeşleri ile çarpışarak onları öldürdü. Yavuz Selim, 8 yıl padişahlık yapmıştır.
 
- Tahta çıktıktan sonra ilk mücadelesi Şah İsmail ile olmuştur. Şah İsmail, Osmanlı topraklarına insanlar göndererek Şia inancını yaymak için çabalar göstermiş ve bunda da başarılı sonuçlara ulaşmıştır. Yavuz Sultan Selim'in yeğeni de şia olmuştur. Yavuz Sultan Selim, bu hareketin bitirilmesi için Şah İsmail'e destek verip onun yanında olanları belirleyip tövbe isteyenler hariç geri kalanını öldürtmüş, bu isyanın durdurulması için mücadele etmiştir. Yavuz Selim'e iftira atılarak onun 40.000 Aleviyi katlettiğine dair söylenen haberlerin tamamı yalandır. İslam'da aman dileyenin öldürülmeyeceğini herkes bilir, Yavuz'un bildiği gibi. Faraza böyle bir şey gerçek olsa, neden hiç bir İran tarihi kitabında ve benzeri kitaplarda bu konu ile alakalı yazı yer almamaktadır?
 
- Yavuz Selim, Şah İsmail'den sonra Memlûklulerle ilgilenmiş, Memlûklulerin İslami Avrupa'da yaşadığını fakat Avrupa'ya bağlı olarak yanlış  şekilde yaşadığını dile getiren mektuplar yazmıştır. Bu mektuplardan sonra Yavuz Sultan Selim'in yaptığı uyarıları dikkate almayan Memlûklere karşı "Merc-i Dabık (24 Ağustos 1515)" ve "Ridaniye (22 Ocak 1517)" seferlerini düzenleyip Memlûkluleri tarih sayfasından silerek Halifeliğin Osmanlıya geçmesini sağlamıştır. Osmanlı ordusu bu sefer sırasında  Sina Çölü’nü geçmiştir  (09-22 Ocak 1517) Bu çölü daha önceleri Persler ve Büyük İskender Mısır’ı ele geçirmek için geçmişlerdir. Bu sebepten bu yol “Fatihler yolu” olarak adlandırılmıştır. Ayrıca Sina Çölü'nü sadece  bu iki kumandan geçmiştir. Moğollar ve Timur bu çölü geçememişlerdir. Yavuz Sultan Selim Akdeniz kıyılarından fazla uzaklaşmayarak kuzeyden Sina Çölü'nü geçmiştir. Bu çölü 13 günde geçtiği söylenmektedir.
 
- 24 Ocak tarihinde Osmanlı devleti Kahire’ye girdi. Kahire, dönemin önemli ve kültürel zenginliklerini barındıran bir şehirdi. Yavuz Sultan Selim Kahire’ye girişinden sonra Cuma namazında Hutbe'yi kendi adına okutturdu. Osmanlı Devlet geleneğinde Hutbe okutmak hâkimiyetin sembolü olarak kabul edilir. Bu seferle Memlük hazinesi ve Emanet-i Mukaddeslerin bir kısmı, Osmanlı devletinin eline geçtiğini geçmiştir. Yavuz Sultan Selim Han yalnızca bir padişah değil, aynı zamanda onu alim ve evliya gibi sayanlar da vardır. 
 
Değerli Yasin ÖZEN hocamıza verdiği bilgilerden ötürü teşekkür ediyoruz. Rabbim vermiş olduğu bilgilerden ve emeklerinden ötürü kendisinden razı olsun.
 
 
Yaz Kuran Kursu

İKRA Derneği Esenler Temsilciliğimizde erkek öğrencilerimize yönelik yaz kuran kursu kayıtlarımız başlamıştır.

 

PADİŞAHIN ŞİKÂYET DEFTERİ, OSMANLI DEVLETİ, İKRA DERNEĞİ, KİTAP OKUMAK

Osmanlı devletinde, sıradan halkın dahi şikâyet hakkı vardı. Bu halkın arasında özellikle kadınlar önemli bir yekûn teşkil ediyordu.

Padişaha şikâyet iletme hakkı ve hususunda müslim-gayrimüslim gibi bir ayırıma da gidilmezdi. Tebaadan herkes padişaha sunmaları lâzım gelen şikâyetlerini mutlaka sunarlardı. Bu yol daima açıktı.

Osmanlı tarih incelemelerinde şikâyet defterleri sıkça müracaat edilen ve kullanılan unsurlardandır. Bu defterler yukarıda işaret ettiğimiz şikâyetlerin kaydedildiği defterlerdir. Defterler padişaha yapılan şikâyetler üzerine padişah tarafından yazılan hükümlerden oluşmaktadır. Yine bu defterlerde divan kâtipleri tarafından kaydedilen metinler ile yerel mahkemelerin kararlarını içeren itirazlar yer almaktadır. Ayrıca bu defterlerde birden fazla şikâyet neticesinde divana havale edilen davalar veya doğrudan Divan-ı Hümâyûn’da görülmesi gereken şikâyetler yer almaktadır.

Bu husus tarihte “mühimme defteri” diye bilinen kayıtlarda mahfuzdur.

Osmanlı’da ilk dönemlerde divanda görüşülen tüm işlerle ilgili alınan kararlar “Mühimme Defteri” denilen tek tip defterlere kaydedilirdi. Ancak XVII. yüzyılın ortalarından itibaren, arazi, sınır, su, mera, yaylak ve kışlak sorunları ile alacak-verecek gibi her türlü şahsi davalar ve mülkî ve askerî görevlilerden çıkan fermanlar mühimme defterlerinden ayrıldı. 1752 yılına kadar devam eden yeni sistemde bu tür fermanlar “şikâyet defteri” adıyla yeni bir deftere kaydedilirken, bu tarihten sonra her eyalet için “ahkâm-ı şikâyet” adı altında ayrı bir defter serisi oluşturuldu. Bu tarihten sonra önceki defterlere “Atik şikâyet defterleri” adı verilirken, Osmanlı Arşivi’nde 1649-1814 yılları arasında toplam 208 adet defter bulunmaktadır.

Yukarıda özetini verdiğimiz, bu merakımızı ve hayretimizi harekete geçiren bilgiler 01 Mart 2019 Cuma akşamı, İKRA DERNEĞİ Esenler Şubemizde yapılan “Makale Tahlili” programında paylaşılan bilgilerin sadece küçük bir bölümü…

Bu hafta Doç. Dr. Uğur Kurtaran’ın kaleme aldığı “Osmanlı’da Şikâyet Hakkı” isimli makalenin bir bölümünü okuduk; haftaya aynı makaleyi tahlile devam edeceğiz inşallah.

Siz de yeni yeni şeyler öğrenmek, farklı meselelere kucak açmak, kulaç atmak istiyorsanız haftaya (08.03.2019) saat 21.00’da gerçekleştireceğimiz Makale Tahlili programına iştirakinizi mutlaka bekliyoruz.

En azından deneyim; bir şey kaybetmediğinizi, tam tersine kazanımlarla evinize döndüğünüzü hissedeceksiniz. Çünkü biz hissediyoruz.

 

 

Ali Odabaşı

Ali Odabaşı hocamız bizim ilk göz ağrılarımızdan. Kendine mahsus, insanı tebessüm ettiren üslubu, dinlerken aynı zamanda sizi “izlemeye” mecbur bırakan jest ve mimikleriyle hakikaten bir “efsane” gibidir hocamız.

Çoktandır gözlerimiz yoldaydı; kulaklarımız kirişteydi. Biliyorduk; yoğundu, gelemiyordu. Ve elhamdülillah hasret sona erdi: Ali Odabaşı hocamız uzun bir ayrılıktan sonra 27 Şubat 2019 Çarşamba akşamı İKRA DERNEĞİ Esenler Şubemizde ilk sohbetini yaptı.

Hocamız bu ilk sohbetinde, açılış babında ders ve sohbetlerin öneminden bahsederek, kişinin öncelikle kendi nefsini, sonra da en yakınlarını ateşten korumak için çalışması gerektiğini, derneğimiz gibi kuruluşların da buna öncülük ve örneklik ettiği hususuna temas etti.

Bilenler bilir; hocamız kitabî değildir; üslubu avamîdir. Bununla birlikte hasbidir, samimidir ve işleri Allah içindir. Bu sebeple de o konuşurken, siz de dinlerken gönül telleriniz titrer, titretir…

Gönül telinizi medya hocaları, fenomen ilim adamları gibi zamane alimleri (!) ve laf ebeleri titretmiyorsa, gelin bir de Ali Odabaşı hocamızı dinleyin.

Hocamız her ayın son çarşambası saat 21.00’de İKRA DERNEĞİ Esenler Şubemizde olacak; siz de olun, birlikte olalım güçlü olalım!

Safahat, Mehmet Akif Ersoy, İKRA Derneği, Makale Okumaları

İKRA Esenler Temsilciliği Gençlik Birimi, gençlerimize yoğun bir ilgi göstererek, onların okul hayatlarında ve sosyal yaşamlarında daha başarılı bireyler olması hususunda gayret göstermektedir. Bu doğrultuda gençlerin medeni cesaret kazanması ve fikirlerini rahatça söyleyen bireyler olması için, Cuma günleri 21.00-22.00 saatleri arasında makale okumaları yaparak gençlerin münazara yeteneklerini geliştirdiği gibi onların gündeme dair güncel bir birikime sahip olmaları da sağlanıyor. Salı günleri gençlerimiz ile birlikte akşam saat 20.00-20.40 arası İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un eserlerini topladığı Safahat eserini okuyarak onların zihin dünyalarını güzelleştiriyoruz. Cumartesi günleri 17.00-20.00 saatleri arasında gönül dünyalarını güzelleştirecek Değerler Eğitimi dersimizi yapıyor ve bu paralellikte öğrencilerimize kitap okutuyoruz. Manevi dünyalarının yanında akademik başarılarının sağlanması da bizim için önem arz ediyor. Bundan dolayı öğrencilerimizin eğitim hayatlarını kolaylaştıracak ders takviyeleri yapıyoruz. Pazartesi günleri saat 18.00-20.30 arasında Matematik ve İngilizce dersleri, Perşembe günleri saat 19.00-21.00 Türkçe ve Sosyal bilgiler dersleri verilerek onların okulda başarılı birer öğrenci olmaları sağlanmaktadır. 

Not: Matematik, İngilizce, Sosyal Bilgiler ve Türkçe derslerimiz İlk ve Orta Okul öğrencilerimize yöneliktir. Diğer programlarımıza tüm öğrencilerimiz katılabilr. 

 

İKRA ESENLER TEMSİLCİLİĞİ GENÇLİK BİRİMİ HAFTALIK DERS PROGRAMI

PAZARTESİ

SALI

ÇARŞAMBA

PERŞEMBE

CUMA

CUMARTESİ

PAZAR

18.00-20.30

İNGİLİZCE

MATEMATİK

20.00-20.40

SAFAHAT OKUMALARI

 

19.00-21.00

SOS. BİLGİLER

TÜRKÇE

21.00-22.00

MAKALE OKUMALARI

17.00-20.00

DEĞERLER EĞİTİMİ

 

 

 

 

 

 

Safahat, Mehmet Akif Ersoy, İKRA Derneği

Şuna inanıyoruz; Allah yolunda atılan her bir adım yeni bir heyecandır, yine bir heyecandır! Allah (c.c.) bu heyecanı diri tutmak için Kitab-ı Kerim’inde bizi zaman zaman Cennetle, zaman zaman Cehennemle uyarır. Bir bakarsınız peygamberlerden örnek veriyor, bir bakarsınız “tek bir taşla” öl/dürül/en ve bu vesileyle de helak olan koca devletlerden. Bize “belki sizin de muhatap olduğunuz o ‘kocaman’ görünen düşmanın ‘tek bir taş atımlık canı vardır’” vurgusu yaparak bizi heyecana garkeder.

Yine her gün kılınan 5 vakit namaz da ayrı bir heyecan değil midir? Eğer her bir vakitte heyecanlanmak ve yeniden dirilmeyi, yeniden canlanmayı murad etmeseydi Rabbim, tüm vakitlerin namazını tek bir vakitte kıldırır geçerdi Allah-u Âlem!

Elbette heyecanların meşru dairede olması icab ediyor. Bunu belki söylemek bile zaid belki…

İşte böyle yeni bir heyecanla daha başbaşayız: İKRA DERNEĞİ ESENLER TEMSİLCİLİĞİMİZDE SAFAHAT OKUMALARINA BAŞLADIK.

Her Cuma saat 21.00-22.00 arasında yaptığımız “Makale Tahlili” programına ek olarak yapılan bir çalışma bu… Evet, her Salı günü saat 20.00-20.40 arasında 15 yaş ve üstü seviyesindeki gençlerimizle Safahat okumalarına, daha doğrusu tahliline başladık.

Safahat deyip geçmeyin; Safahat içinde İslâm Tarihinden sayfaları, yakın tarihin acı ve yakıcı izlerini, 20 yüzyıla girerken başta Osmanlı Devleti olmak üzere İslam Coğrafyasının yıkık-dökük halini, kişisel gelişim kitaplarında bulamayacağınız gerçek ve ayağı yere basan motivasyonları, hitabet sanatının yüceliğini, edebin kendisi ve timsallerini sergileyen bir kitaptır.

İşte bu kitabı her Salı heyecanla okuyoruz. Sadece okumuyor tahlil ediyoruz. İlk dersimizi 18.12.2018 Salı günü gerçekleştirdik. Her Salı da devam edeceğiz.

Elinde/evinde Safahat’ınız yoksa da biz size tedarik ediyoruz. Unutmayın yaşınız 15’i geçti ise Safahat da, biz de sizleri bekliyoruz.

Salı günleri müsait değil misiniz? O halde Cuma günleri 21.00-22.00 arasında yapılan Makale Tahlili’ne bekleriz.

Yerimiz ve saatimiz belli!

 

İKRA DERNEĞİ, İMAM HATİP LİSESİ, KİTAP OKUMAK

Kıymetli gönül dostları, derneğimizi ve sitemizi takip edenler hatırlayacaklardır; ESENLER İKRA ŞUBEMİZDE her Cuma akşamı saat 21.00-22.00 arasında “Makale Tahlili” programı icra ediyoruz.

Programda, gönüllü olarak vazife alan bir arkadaşımız istediği dergi-gazete-siteden ve istediği yazarın, istediği bir konusunu seçerek 21.00’de başlayan programımızda okuyor ve hep birlikte bu konuyu tahlil ediyoruz.

Programımızda tam bir “serbest kürsü” anlayışı hakim. Bu çerçevede, herkes bildiği ve düşündüğünü rahatlıkla ifade ediyor, tahlile katkı sunuyor.

Bu hafta (02.11.2018) gerçekleştirilmiş olan programımızda Sözcü Gazetesi’nden seçilmiş bir makaleyi tahlil ettik. Gazete ve makale inancımız ve düşüncemize aykırı idi. Nitekim makale konusu dini eğitimin giderek yaygınlaştırılmaya çalışıldığı ve bu manada da imam-hatiplere gereğinden fazla önem verildiği, yatırım yapıldığı yönünde ve mahiyetinde idi. Ama değil mi ki, serbest kürsü icra ediyoruz; bu maksat ve aşkla makaleyi dinledik ve tahlilini yaptık.

Makalenin tahlili esnasında söz alan ve konuyu tahlil eden genç kardeşlerimizin metanet ve olgunluğu doğrusu takdire şayan idi. Söz alırken birbirlerinin sırasına saygı gösterdiler. Fikir sahibinden ziyade, fikre karşı çıktılar ve çürütmeye çalıştılar; birbirlerini kırmadan, birbirlerine hakaret etmeden gerçeği ortaya çıkarmaya çalıştılar; meseleleri kendi bakış açılarıyla izaha gayret gösterdiler.

Program esnasında İmam-Hatip Liselerinin gerçekten gerekli olup olmadığı; imam-Hatipler ve burada verilen öğretimin, giderek ahlaki değerlerin ne kadar yerini bulduğu/bulamadığı; imam-hatipli gençlerin dine ve dindarlara karşı lakayt tavırları ile ahlaki durumlarındaki yozlaşmışlık ile imam-hatipte görev alan öğreticilerin bu hususta ne kadar ehil oldukları ya da olmadıkları hususu detaylı olarak ve yukarıda işaret ettiğimiz üzere belli bir saygı çerçevesinde değerlendirildi.

Meseleyi ise Naim Yorulmaz bağladı: Eğitim hususu bir sac ayağıdır ki; Aile, öğrenci ve öğretmenden oluşur. Herhangi bir ayağın yamuk olması sacın devrilmesine sebebiyet verir. Bunun için öğretmen veya ailenin iyi olması yetmez, öğrencinin de iyi olması gerekir. Ancak bunun olabilmesi için de mutlaka ailede iyi bir eğitim alınması gereklidir. Bunu ise öğretmenin idealist olması tamamlayacaktır.

Bundan sonraki tahlil programımız ise 09.11.2018 Cuma günü yine saat 21.00’de… Gündemi yakalamak, güncel meseleleri öğrenmek yanında konuşmak ve katkı sunmak için sizleri de Esenler İKRA Şubemize bekliyoruz efendim.

 

 

 

sküdar Mihrimah Sultan Camii

Hazreti Peygamber Efendimiz, ancak şu 3 mescid ziyaret edilir diyerek bizlere Kâbe, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa’yı işaret buyurmuşlar. Ancak ulema, diğer mescidlerin de oradaki dostlar ve bilgilenmek amacı gibi maksatlarla, yani oralara bir kutsiyet atfetmek gayesi olmaksızın ziyaret edilebileceğini beyan buyurmuşlardır.

Bizler de bu tavsiye doğrultusunda, Esenler İKRA Şubesindeki gençlerle hem yeni mekânlar görelim hem de bu mekânlarda Allah’ı zikrederken, dostluğumuzu pekiştirelim için 02.09.2018 Tarihinde Gençlik Birimi olarak programlarımıza Bismillah diyerek sabah namazı programı ile başladık.

Sabah namazına Üsküdar Mihrimah Sultan Camii için plan yaptık.

İlk olarak sabah 05:00 da aracımız geldi ve genç kardeşlerimizin de sayısının tamamlanmasıyla saat 05:15 de derneğimizin önünden Üsküdar Mihrimah Sultan Camii’ne doğru yola çıktık.

Planladığımız üzere, sabah namazımızı burada kıldık. Namazı müteakip camiinin müezzini olan ve sabah namazını kıldıran hocamız ile tanıştık. Kendisinden camiiyi gezdirmesini ve anlatmasını istedik kendisi de kabul etti .

Hocamız katılımcı arkadaşlarımıza Caminin tarihi, kim tarafından yaptırıldığını ve Edirnekapı’daki Mihrimah Sultan Camii ile ne bağını ve ilgisini anlattı. Doyurucu bilgilendirmeden sonra hocamıza teşekkür ederek ve duasını alarak ayrıldık.

Yine geldiğimiz araçlara binerek derneğimize geldik ve kardeşlerle yaptığımız güzel bir kahvaltı ve kahvaltının olmazsa olmazı olan sohbetimizle evlerimize dağıldık.

Yine gezeceğiz, yine görecek ve öğreneceğiz. Bu arada kahvaltı da yapacağız, yemek de yiyeceğiz. Ama birlikte, sizlerle yani… Sizsiz olmaz. Bu sebeple hepinizi İKRA DERNEĞİ Esenler Şubesine bekliyoruz. Geç kalmayın, genç kalın.

 

Sabri Danacı

İKRA Derneği, Esenler,

Yeni bir öğretim dönemi daha başlamak üzere… Her evde bu yönde tatlı bir telaş var. Bu tatlı telaş elbette tüm çevremize de müsbet olarak yansıyor ve bizlere enerji veriyor.

Bu enerjiyi bizler de İKRA Esenler Şubesinde bizatihi yaşıyoruz.

Şube olarak yaz tatili ve dolayısıyla rehavetinin bitmesi ile birlikte yeni sezonu Av. Halil Kendir hocamız ile açtık .

Halil Kendir, 05.09.2018 tarihindeki dersine başlarken, önceki derslerinin konu ve içeriklerini hatırlatarak, bu sezonda da Kur'an-ı Kerim’deki surelerin, tertip sırasına göre içeriğinden bahsedeceğini ilan etti.

Akabinde de derse geçildi. İlk ders olması hasebiyle öncelikle Fatiha Suresi ile başlangıç yapıldı. Hocamız, Fatiha Suresinin farklı isimlerle de anıldığını ve 3 kısımdan oluştuğunu beyan etti.

Yine Fatiha Suresinin bir dua niteliğinde olduğu ve bu yüzden âmin dediğimizi de yine bu dersimizde öğrendik .

Bizler gibi her dem yeniden doğmak ve her dem yenilenmek isterseniz, Bakara Suresi ve özellikleri için sizleri de her ayın ilk çarşambası şubemize Halil Kendir hocamızın dersine bekliyoruz.

 

Muhammed Emin Demir

 

 

BAŞLADIK! GEÇ KALMAYIN!

Bereket ve rahmet ayı olan Ramazan’ı güzellikleriyle birlikte ağırladık ve kendisinden hoşnut olarak uğurladık.

Ramazan sebebiyle bir çok çalışmamıza ara vermiştik.

Şimdi artık hareket zamanı! Çünkü Ramazan bitti ve biz ramazan sebebiyle depoladığımız enerji ve Kur’an okumakla kazandığımız gücü bir şekilde hayra tebdil etmeliyiz.

Bu çerçevede, ESENLER İKRA TEMSİLCİLİĞİMİZ’in Ramazandan önce her Cuma günü saat 21.00-22.00 arasında icra etmiş olduğu makale okumaları programımız tekrar başladı.

22.06.2018 Cuma günü yapılan programımızda makale okuma görevini Ahmet Fuat Yahyaoğlu kardeşimiz ifa ettiler.

Kardeşimizin okuduğu yazı aynı gün yayınlanmış olan Fatma Barbarosoğlu’nun “Fakir kimdir? Anıları olmayanlar mı?” isimli makalesiydi. Yazar, makalesinde özellikle son dönemde yaygınlaşan “özçekim yaparken ölen” şahıslar meselesini irdeliyordu. Yazıda ana fikir olarak, insanların kullanması için icad edilmiş bulunan makinaların, giderek insanları kullanmaya başladığı anlayışı gündeme getiriliyor ve eleştiriliyordu.

Makalenin ardından Emin Atalay’ın şiir okumasıyla program neticelendi.

29 Haziran 2018 Cuma Günü de programımız devam edecek ve farklı bir arkadaşımız, farklı bir makale ile gündemi bize taşıyacak, gündemi bize yakalatacak. Hemen akabinde ise bir başka arkadaşımız, yüreklerimizin tellerini titreten şiiriyle ortamı ve havayı yumuşatacak. Yazıktır, kendinizi bu güzelliklerden mahrum kılmayın. Gelin!

 

 

12 Mayıs Cumartesi günü yapacağımız pikniğe katılmak için taleplerinizi derneğimizden Zeynel Ünal Be...

İKRA DERNEĞİ Esenler Şubesi, 29 Nisan 2018 Pazar günü gençlerin yoğun ilgi gösterdiği bir organizasyonla piknik dönemini başlattı.

Ekibimiz sabah saat 07.00 sularında dualarla yola çıktı.

Çatalca-Çayırdere mevkiine konakladık. Kardeşlerimizin evlerinde getirdikleri börek-kek-poğaçalarla kahvaltımızı yaptık. Daha sonra genç kardeşlerimiz futbol maçı yaptılar.

Saat 14.00 sularında cemaatle öğle namazlarımızı eda ettik. Namazdan sonra öğle yemeği hazır oluncaya kadar arkadaşlarımızla namaz hususunda kısa bir muhabbetimiz oldu.

Zeynel Ünal kardeşimizin hanımının maharetli elleriyle yoğurduğu köfteleri namı diğer köfteci Yusuf olan Yusuf Şerefli kardeşimiz pişirdiler.

Öğle yemeğinin afiyetle yenilmesinden sonra gençlerimiz tekrar kendilerini doğanın ve yeşilliğin kollarına bıraktılar.

Saat 17.00’da ikindi namazının kılınmasını müteakip, ikindi çayları içildi ve mıntıka temizliği yapıldıktan sonra otobüsümüze binerek tekrar yuvalarımıza dönmek üzere yola çıktık.

Sabahın erken saatinde gelerek, piknik alanımızda gerekli hazırlıklarımızı yapan ve çaylarımızı demleyen Mustafa Ağbaba ve Ahmet Fuat Yahyaoğlu’na hassaten teşekkür ederiz.

Yükümüzü çeken Zeynel Ünal’ı unutmak da olmaz elbette.

Kardeşlerimizle dernek binamıza gelip, eşyalarımızı taşırken 12 Mayıs 2018’deki pikniğimizde buluşmak üzere helalleşerek vedalaştık.

Bu programla birlikte başlayan piknik ve kamp programları için bizi takip etmenizi salık veririz. Ayrıca yine sizlerin katılımı ile bir de kamp yapma planımız vardır.

En yakın zamanda yani 12 Mayıs Cumartesi günü yapacağımız pikniğe katılmak için taleplerinizi derneğimizden Zeynel Ünal Bey kardeşimize iletebilirsiniz.

 

 

OKUR ZİYARETLERİ HIZ KESMEDEN DEVAM EDİYOR.

İKRA Derneği Esenler Şubesi Eğitim Birimi olarak Perşembe akşamı 2. sınıf kitap listemiz okurlarından Saim Karakuş abimizi ziyaret ettik.

Ziyaretimize Dernek yönetimi olarak Recep Kaya, Turgut Ünal, Zeynel Ünal ve Muhammed Vural katıldı. Saim Bey’in mesleği çaycılık. Sabah erkenden evden çıkıp geç saatlere kadar çalışan abimiz bu yoğunluğunda kitap okumaya devam ederek güzel bir örnek teşkil ediyor. Malatya’lı olan abimiz 4 çocuk sahibi. Erkek evladı Mehmet Karakuş ile de tanıştık. Mehmet 12 yaşında. İKRA derneğimizi babası ile beraber ziyaret edeceğinin sözünü almış olduk.

’Anne - baba, insanın en başta hürmet edeceği kudsi iki varlıktır. Onlara hürmette kusur eden, Hakk’a karşı gelmiş sayılır’’ kelamı kibarı var ya hani; Saim Bey tam da bu beyana lâyık bir insan. Zira, Saim abimiz 4 yıl önce çok kıymetli annesini kaybetmiş. Allah rahmet eylesin. Evde bakımı ile ilgilendiği çok değerli babası vardı. Babası Urfi bey bir asırlık ömrü ile 98 yaşında. Ayağa kalkamayan alzheimer hastası babası ile sabah akşam ilgilendiğini bizzat görmüş ve öğrenmiş olduk. Rabbim babası Urfi amcamıza şifalar, Saim Ağabeyimize de sabırlar ve kolaylıklar versin.

İkramları ve misafirperverliği için abimize teşekkür ederiz. Bir başka okur ziyaretinde görüşünceye dek sizleri Allah’a emanet ediyoruz.

 

Haber: Muhammed VURAL

 

 

Kayıt Ol



Üye Girişi