Neslibey ÖZKAN (Bağcılar Merkez Camii İmamı ve Hatibi)
Hocam kendinizi bize kısaca tanıtır mısınız?
Bismillahirrahmannirrahim. Erzurum’a bağlı olan İspir’in Mülk Köyü’nde 25.01.1962 yılında doğmuşum. Şu an Bağcılar Merkez Camii’nde İmam Hatip olarak görev yapmaktayım. İki çocuğum var. Çocuklarımdan biri lise son sınıfta, diğeri de ilköğretimde okuyan öğrencilerdir.
Hocam kısaca özgeçmişinizden bahseder misiniz?
İlk okulu köyümde okudum. Daha sonra Rize’nin Pazar ilçesinde Kur’ân-ı Kerim’i ezberleyerek hafız oldum. Oradan da 1976 yılında İstanbul Hırka-i Şerif Kur’ân Kursu’nda bulundum. O zaman Dr. Ahmet (Efe) Hoca Efendi de orada kalıyordu. Ben burada Ayakları Kesik İsmail Efendi’nin talebesi Mithat Hoca’dan talim dersi aldım. Ayrıca Prof. Dr. Sadrettin Gümüş, Ali Fikri Yavuz ve Ali Rıza Ömeroğlu’ndan Arapça dersleri aldım. 1984 yılında Gaziosmanpaşa İmam-Hatip Lisesi’ni bitirdim. 1986 yılında İmam-Hatip olarak Kağıthane Müftülüğü’ne bağlı Çeliktepe Dutluk Camii’ne atandım ve orada 9 yıl görev yaptım. 1992 de Burdur 58. Topçu Tugayında kısa dönem vatani görevimi yaptım. Asker dönüşü 27 Mart 1994’de Bağcılar Yıldıztepe Camii’ne tayin edildim. 1996’da Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdim. 1997’de Bağcılar Merkez Camii’ne tayin edildim. Burada görev yaparken 2003 tarihinde İlahiyat Önlisansı bitirdim. Bu kadar yeter herhalde…
Hocam sizi faal bir insan olarak tanıyoruz. Çevrenizde de öyle tanınıyorsunuz. Zaten röportaj için sizi seçmemizin sebeplerinden biri de bu… Yani hayatınızı ve çalışmalarınızı hem kendimize hem de okuyucularımıza örnek olarak almak ve yansıtmak. Bu çerçevede camiinizde ve sosyal hayatınızda herhangi bir çalışmanız var mı?
Bana göre okumak en mühim meseledir! Bu sebeple öncelikle görev yaptığım her üç camiide de kütüphane kurdum. Çünkü biliyorum ki insanlar ancak kendini okuyarak geliştirebilir. Ayrıca sorulu cevaplı dini temel bilgiler adında bir Kur’ân elifbası hazırladım. Camimize geldiğim günden itibaren cumartesi ve Pazar günleri, öğle namazından önce sohbet veriyorum. Bir başka programımız da cemaatimizin isteği üzerine Pazar günleri sabah namazından sonra başlattığımız sohbettir. Elhamdülillah bu sohbetlerimiz çok verimli geçiyor. Siz ve okuyucularınızı da bu sohbetlerimize davet ediyoruz. Çünkü ilim öğrenmek farzdır. Bir başka programımız da cami çalışmaları dairesinde düzenlemiş olduğumuz “gece Kur’ân kursu”dur. Bu kursumuz sayesinde yaşlısı genci birçok kişi Kur’ân okumayı öğrendi.
Bu Kur’ân kursu hususunda parolamız “Evinden camiye, camiden evine kaybolmadan gidebilmektir.” Yani eğer bu camiye gelenler yalnız başlarına camiden eve, evden camiye kaybolmadan gidip gelebiliyorlarsa, bu insanlar rahatlıkla 15 gün içinde Kur’ân-ı Kerim’i öğrenebilirler. Bu çalışmayı takiben Kur’ân bilenlere ve öğrenenlere okumaları için birer cüz vermek suretiyle haftada 8 hatim yapılmaktadır. Bu da ayda 32 hatim eder. Her hafta Cuma gecesi yatsı namazından önce okunan Yasin’den sonra hafta içindeki hatimlerin duası yapılıyor. Bu çalışmalarımız cemaatimizin artmasına vesile oldu. Allah’ın izniyle derginizin bunları okuyucuya duyurmasıyla da sayımız inşallah daha da artacak.
Hocam bizim tanıdığımız Neslibey Özkan, sadece cami içinde çalışan bir insan değil. Dolu dolu bir insan. Bu çerçevede “cami dışında” ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
İmam hatipliğim dışında sivil toplum örgütlerinde görev yapmaktayım. Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikasının 3 no.lu şube başkanıyım. İstanbul 3 no.lu şubemize bağlı on ilçemiz var. Bunun dışında;
Hocam bizim tanıdığımız Neslibey Özkan da bu zaten! Sayın hocam biraz da kitaptan konuşsak. “Kitap okuyor musunuz” diye bir soru sormanın abes olduğunu biliyorum. Ancak, ne tür kitaplar okumaktan hoşlanırsınız, diye soruyorum.
Yukarıda söylediğim gibi; kitap okumayı önemsiyorum. İmamlık görevi kutsal bir görevdir. Biz İmamlar Allah’ın Resulü’nün vekili olarak görev yapmaktayız. Bu görev büyük bir donanım ister. Bu donanımın olabilmesi içinde çok okumak gerekir ve ben okumayı çok seviyorum. Talebelik yıllarımda daha çok İslami romanlar okurdum. Şimdi ise daha ziyade kaynak kitaplara zaman ayırıyorum. Başta Kur’ân olmak üzere hadis, fıkıh, siyer gibi kitapları okumaktayım.
Hocam biz gençlere neler söyler, tavsiye edersiniz?
Gençlik dönemi hemen her yönde gelişme ve olgunlaşmanın olduğu bir dönemdir. Bu dönemde gençler her türlü yönlendirmeye açıktırlar. Sebebine gelince, gençler önyargıdan uzaktırlar. Bu konuda anne-baba, biz eğitimcilere ve tüm topluma büyük görev düşmektedir. Bir çocuk yedi yaşına gelinceye kadar kokulu reyhana, on yaşına gelinceye kadar itaat eden bir askere benzer. On yaşından sonra ise aldığı eğitime ve öğretime göre ya faydalı ya da faydasız olurlar. Faydalı gençler yetiştirebilmemiz için onları iyi eğitmeliyiz. Çünkü gençler bizim geleceğimizdir. Mevla’m bize faydalı gençler nasip eylesin. Ve tüm gençleri sizin gibi güzel çalışmalar yapan insanlardan etsin. Gençlere tavsiyem; gerek çevrelerine, gerek arkadaşlarına dikkat etsinler. Çünkü arkadaşlar insanları büyük ölçüde etkiler.
“Gıda gibi dost vardır/ İlaç gibi dost vardır. /Mikrop gibi dost vardır” bu yüzden arkadaş seçerken dikkat etsinler. Gençlere başka bir tavsiyem; “Dün tecrübedir öğrensinler… Bugün fırsattır değerlendirsinler… Yarın tahmindir planlasınlar.”
“Sizi çok yorduk. Son bir soru… Derneğimizi nasıl görüyor ve değerlendiriyorsunuz?
Sizin derneğiniz diğer dernekler gibi değil!!! Çünkü siz kitap okutma amacıyla dernek kurmuşsunuz ve insanlara ücretsiz kitap okutarak onların gelişiminde faydalı oluyorsunuz ve bu çalışmanızı Allah rızası için yapıyorsunuz, herhangi bir menfaatiniz yok. Allah yardımcınız olsun! Allah sizin gibi düşünen insanları çoğaltsın!
Ropörtaj: FEYYAZ KALKAN