HAYATI EVE SIĞDIRMANIN KODLARI « Yazarlarımızın Yazıları
HAYATI EVE SIĞDIRMANIN KODLARI

HAYATI EVE SIĞDIRMANIN KODLARI

08 Mart 2021
1183

 

            Allah (c.c.), yarattığı her bir canlının barınması, beslenmesi ve büyümesi için bir “yuva” yaratmıştır. Bu “yuva”lar farklı şekillerde olması yanında, taşınır ve sabit de olabilmektedirler.

            “Yuva” kelimesi çok sıcak bir kelime olmakla birlikte, biz insanlar kendi doğduğumuz, büyüdüğümüz, barındığımız ve diğer aile fertleriyle bir araya geldiğimiz bu yerler için çoğunlukla “ev” tabirini kullanıyoruz.  

            Adı ne olursa olsun bu barınaklar, bizim ve giderek aile fertlerimizin kişiliğini şekillendiren ya da diğer bir tabirle, şekillendirecek mahallerdir.

            Açalım:

            Tüm dünyayı bir sarmal gibi çevreleyen ve gün geçtikçe de “acaba bitmeyecek mi?” sorusunu sorduran salgın sebebiyle insanlar yuvalarına dönmek, evlerine kapanmak durumunda kalmışlardır.

            Hakikati görebilenler için “her bir belanın bir hayra kapı açtığı” gerçeğinden yola çıktığımızda göreceğiz ki, insanların büyük bir kısmı bu salgın hastalık sebebiyle yuvalarının farkına varmışlardır.

            Dolayısıyla bu salgın da iyi değerlendirilir ise başlı başına bir hayırdır ve iyi kullanılırsa nice hayırların da başlangıcı olacaktır inşaallah.

            Evlerin farkına vardığımıza göre, ikinci aşama bu farkına varılan evlerin işlevi ve yukarıda söylediğimiz üzere, kişiliğimizi nasıl şekillendireceği ile ilgili olacaktır.

            Allah tüm yaratılmışların ve yaratılacakların maliki ve tek hâkimidir. Yine O’nun gönderdiği Kur’an-ı Kerim ise çağlar üstü ve evrensel bir kitaptır. İşte o Kitapta Rabbimiz Musa ve Harun aleyhisselam’a hitaben “Biz de Musa ve kardeşine: Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın, namazlarınızı da dosdoğru kılın. (Ey Musa!) Müminleri müjdele! diye vahyettik.”1 buyurmaktadır.

            Rabbimiz bu emirlerinde evlerin fonksiyonu üzerinde de durmaktadır: Tamamen ailelerin mahremiyetinde bulunan evleri sadece “otel” ve/veya “lokanta” olarak kullanmayın, orada esas olan namaz kılmaktır! Namazdan kasıt ise şeklî olarak “namaz kılmak” yanında, “namazın ikamesi” anlamında Allah’ı zikirdir. Bu zikrin bir yansıması da elbette “eğitim ve öğretim”dir!

            Yine Rabbimiz bir başka ayetinde bu hususa, yani eğitim meselesine daha bir vurgu yaparak şöyle buyurmaktadır: “Allah'ın evlerinizde okunan ayetlerini ve hikmeti anın. Şüphesiz Allah lütuf sahibidir, haberdardır.”2 Bu ayet öncesi ayetlere baktığımızda muhatapların “ehl-i beyt” de denilen peygamberimin aile efradı olduğu anlaşılacaktır. Peygamberimin aile efradının bu ayetlere muhatap olması, verilen emir ve tavsiyelerin diğer Müslümanlara şamil olmayacağı manasına gelmiyor! Dolayısıyla evlerimizin bir “mektep” olması, anlıyoruz ki, ilahi bir tavsiyedir. Rabbimiz bu hususa özellikle dikkatlerimizi çekmiştir.

            Ve bu ayetlerin muhatabı olmak hasebiyle günümüze ve ne yapabiliriz?” sorusuna gelelim!

            Bu sorunun cevabı hiç de zor değil. Öncelikle evlerimizde ve mümkünse herkesin bir araya geldiği ve genelde hafta sonlarına tekabül eden cumartesi veya pazar günleri kahvaltı ya da akşam yemeklerinde3 mutlaka ve öncelikle televizyonlar kapatılmalıdır. Çünkü bir araya gelinen bu zamanlarda televizyonun açık olması, nadiren oluşan birlikteliğin televizyonda kaybolmasına sebebiyet vermektedir; halbuki bu zaman dilimi aile fertlerinin muhabbet anı olmalıdır, bu hale getirilmelidir.

İkinci olarak herkese hitap eden bir eserin seçilmesi çok çok önemlidir. Bu hususta tavsiyemiz “Riyaz’us Salihin” isimli muhteşem ve muhalled eser olacaktır. Bu eserin okunması yuvalarımıza ayrı ve özel bir bereket getirecektir. Düşününüz ki, henüz bir sabi olan Peygamberim sütannesinin henüz evine dahi varmamışken, üzerinde bulunduğu merkebe ve bilahare sütannesinin evine bereket getirdiyse, sözlerinin evlerimizde yankılanması da hiçbir şeye sebep olmamış görünse dahi en azından bu berekete sebebiyet verecektir. Ayrıca unutmayalım; evlerimizde bu muhalled eserin okunmasıyla yavrularımız bu hadisleri “anlamıyor” görünseler de, kulakları hadis-i şeriflerin güzellikleriyle dolacaktır. Şunu da beyan edelim ki, her bir hadisin okunması esnasında, zikrolunacak salavatlar da yine yuvalarımızın bereketlenmesine vesile olacaktır. Sadece ve yalnızca bu fayda bile yeterli değil midir?

Üçüncü mühim husus “zaman” ya da diğer anlatımla “süre” konusudur. Okunacak eser ne kadar akıcı ve kolay anlaşılır da olsa, yapılacak mütalaa 20 bilemediniz 30 dakikayı geçmemelidir. Unutmayalım esas ve efdal olan “ibadetin az da olsa devamlı” olanıdır.

Dördüncü husus ise dersin dinlenmesi sebebiyle iştirak eden aile fertlerinin ödüllendirilmesidir. Bu ödüllendirme zaman zaman “maddi” olabilir. Ama mutlaka her ders sonrası, dersi dinledikleri ve muhabbete iştirak ettikleri için her bir yavruya ayrı ayrı teşekkür etmek dolayısıyla onları taltif etmek gereklidir ve bu husus mühimdir.

            Bundan sonra yapılması gereken ise kavli ve fiili duayı arttırarak, bu bereketin neticelerini beklemektir.

 

 

 

[1] Yunus Suresi, 10/87. Ayet

[2] Ahzab Suresi, 33/34. Ayet

[3] Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, aile fertlerinin hepsinin bir araya geldiği nadir zamanlardan birisi de yemek saatleri ve dolayısıyla sofra (yemek masası) başlarıdır. Buradan bir başka acı gerçeğe daha gelmek zorundayız: Maalesef günümüzde bazı evlerde fertler yemekte dahi bir araya gelememektedir. Dolayısıyla öncelikle bu birlikteliğin sağlanması için bir çaba ve çalışma içine girilmeli, bu sağlanmalıdır.