ÇAĞLARI AŞAN SULTAN ABDÜLHAMİD HAN

ÇAĞLARI AŞAN SULTAN ABDÜLHAMİD HAN
  • 02 Ağustos 2017
  • İkra Derneği

ÇAĞLARI AŞAN SULTAN ABDÜLHAMİD HAN

‘Alimlere Vefa’ olarak başladığımız ve ‘Öncülere Vefa’ ismiyle devam eden programlarımızın 10.sunu 6 Ocak 2017 Cuma akşamı Esenler Kültür Merkezi’nde Sakarya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğretim üyelerinden Sayın Prof. Dr. Ebubekir SOFUOĞLU hocamız ile gerçekleştirdik.

            10. programımızda konu edindiğimiz kişi Osmanlı İmparatorluğu’nun 34. Padişahı ve 113. İslam Halifesi olan ve 10 Şubat 1918’de vefat eden “Çağları aşan Sultan, Abdulhamid Han” idi. Bunalımlı bir dönemde tahta çıkan Abdulhamid, Batı’ya karşı dengeci, Doğu’ya karşı İslamcı politikalar izlemiş bir padişah.

Yoğun karlı ve rüzgârlı bir havada, havanın “oturun evinizde, ne işiniz var dışarıda” dediği bir günde 100’ün üzerinde bir katılımcı ile gerçekleşen programımız da asıl sunucumuzun hava muhalefetinden kaynaklı yoğun trafiğe takılmasından dolayı sunuculuğu Av. Emin ATALAY hocamız yaptı.

Tuna Şube Başkanımız Murat ELÇİBOĞA’nın Kur’an tilâveti ile başlayan programımızda Genel Başkanımız Sayın Mehmet ÇELİK bir selamlama konuşması yaptı. Çelik konuşmasında; “10 yıl önce kurulan derneğimiz vesilesi ile bugüne kadar 10.000 civarında kişinin eline kitap ulaştırdık, hali hazırda 2.500’ün üzerinde kitap okurumuz var.” dedi. Çok önemli bir bilgiyi daha ifade eden Çelik şöyle dedi:

“80 yıl önce bir İngiliz diplomatı şunu ifade etmişti: Müslümanlar ilk defa Mekke’den çıktılar, Kudüs’ü aldılar. Haçlılar toplandı Kudüs’ü Müslümanlardan geri aldı. Müslümanlar, bir kez daha çıktı ve bu sefer Viyana’ya kadar geldiler. Haçlılar tekrar toplanıp Müslümanları Edirne’ye kadar çekilmek zorunda bıraktı. Müslümanlar 3. kez çıkacaklar ve bu sefer bulundukları yerlere sahip çıkacaklar.”

Çelik, şu ifadesi ile konuşmasını bitirdi: “Müslüman olarak bizler, Roma, Washington, Kremlin, Tokya, Moskova, Pekin…vs, tüm başkentlerin ve şehirlerin İslamlaştırılması için kendimize söz vermeliyiz.”

Çelik’in konuşmasından sonra Abdülhamid Han hazretleri ile ilgili izletilen video sonrası kürsüye programın asıl konuşmacısı olan Prof. Dr. Ebubekir SOFUOĞLU hoca çıktı. Söze; “Necip Fazıl KISAKÜREK’in , Abdulhamid’i anlamak, her şeyi anlamak olacaktır.”, diye başlayan Sofuoğlu, “O’nun başına gelenler Sayın Cumhurbaşkanımızın başına geliyor. Ümmetin kaderi tek kişiye bırakılamaz ama Recep Tayyip ERDOĞAN başımızda kaldıkça biz zaferi kazanacağız. ABD ve dünya’da çatışmalar çıkacak, canımız yanacak ama ipi biz göğüsleyeceğiz, kazanan biz olacağız.”, dedi.

Sofuoğlu hocamızın konuşmasından kısa anekdotlar:

“Osmanlı’nın son 200-300 yılda yıkılmaya yüz tuttu ifadesi yalandır. Yıkılmadan son 6 yıl önce Adriyatik’e kadar sınır var ve 1912 yılında İşkodra (Arnavutluk’ta) bizimdi. Yıkılma 1914 1.dünya savaşı ile başladı ve bu savaşa girmeyi Abdulhamid istemedi, savaşa Enver paşa sayesinde girildi. Yıkılmada tabii ki tali sebepler vardır: Dünya ticaret yollarının değişmesi ile gelir kaybının olması, sanayideki yetersizlikler, devlet adamı eksikliği, eğitimdeki yetersizlikler…gibi. Osmanlı Devleti, yıkılmadı, yıktırıldı. Namık Kemal, Ali Suavi, Ziya Paşa, İbrahim Şinasi’den oluşan I. Cunta tarafından; Yeni Osmanlılar ve Jön Türkler tarafından yıktırıldı. Bunları tarihçiler pek yazmazlar. İsmail Hani Danişmend gibi pek az tarihçi bu gerçeklerden bahsederler.”

“Abdulhamid, iktidarda idi ama muktedir değildi. Çünkü, normalde tahta geçme sırası onda olmasına rağmen Mithat Paşa, Abdulhamid’i tahta çıkarmamak için 2 kez görüşme, mülakât yapmıştır. 93 harbine Mithat Paşa sokmuştur. Fakat 93 harbi hezimet ile sonuçlanınca Abdulhamid meşrutiyeti iptal etmiş, iktidarı eline almıştır.”

“Mustafa Reşit Paşa, ki kendisi tescilli masondur, masonların dergisinde yazmaktadır/adı geçmektedir, en büyük hatayı İngilizler ile Baltalimanı Ticaret Sözleşmesini imzalaması ile yapmıştır. Bu dönemde İngiliz şeytanlığı aynı şekilde Çin ile de bu şekilde bir sözleşme imzalamış ve aynı dönemde iki ülkeyi birden sömürmeye çalışmıştır.”

“Hep Batılılaşma deniyor da nedir bu Batılılaşma? Bunu diyenlere şunu sormak lazım: Batıdan mülhem yenilikler 1718-1826 reformları (istediğiniz tarihi baz alın), Turgut Özal dönemi hariç “neyi transfer ettiniz, ne ürettiniz?” Ahlaksızlık, eşcinsellik, ailelerin parçalanması, Lgbt’lilere evlilik hakkı verilmek istenmesi… gibi bizleri yozlaştıran şeyler alındı, alınıyor. Abdulhamid Han ise bir yandan modernleşmeyi sürdürürken, teknolojik yenileşmeleri yaparken, en büyük okullaşma oranını sağlarken ahlaki erozyon yok. %90 borçlar ödenmiş, 1890’larda 106 bölgede petrol tespit edilmiş ve bunların işlenmesi için Alman Deustche Bank ve ABD ile anlaşılmış, Fizan’a kadar (Libya’da bir bölge) telgraf hatları, demiryolları kurulmuştur; hem ticaret hem de asker sevkiyatı için. Devletin zenginliklerini kullanıyordu.”

“Osmanlı Devleti, ihtiyacı olan doktor, mühendis, teknik adam, yetişmiş adam… ihtiyacını karşılamak için batıya öğrenci gönderiyor fakat bunlar teknik eleman olmak yerine edebiyatçı, şair (bu meslektekilerini kötülemek için söylemiyorum), oluyorlar; batılı aydın oluyorlar, içimizde saatli bomba oluyorlar. En büyük sorunumuz aydın sorunudur. Gezi müsveddeleri, batı hayranları Müslüman aydın geçinenler dahil.”

“Aydınların işi kitleyi oluşturmak. Mehmet Akif, “iblis, şeytana rahmet okuttun” derken, Said Nursi harekât ordusunun duasını yaparken, Elmalılı Hamdi hâl fetvasını yazarken… “hürriyet (özgürlük), eşitlik, kardeşlik söylemleri ile kitleler oluşturuldu ve kitleler oluşturulduktan sonra Enver Paşa iktidarı ele alınca bunları kenara attı ve 1908-1914’te 6 yıl devlet parçalanmayı bekler oldu. 24 milyon kilometrekare olan topraklarımız önce 13 milyon kmkare kayba uğradı, 1908-1914’de; sonra da 12 milyon 200 kmkare daha kaybettik.”

“Abdulhamid Han, 20.000 kişilik Yıldız istihbarat teşkilatını kurmuşken, ben bu aklımla çok diyordum fakat öğrendim ki o dönemde İngilizler’in 40.000 kişilik istihbarat teşkilatları var. Almanya’nın kurucusu Biscmarck’ın Abdulhamid ile ilgili şu söylediği onun ne kadar siyasi bir dahi olduğunu ifade ediyor: “100 gram aklın 90 gramı Abdulhamid Han’da, 5 gramı bende, 5 gramı da diğer siyasilerdedir.” Hatta aracına bomba koyan Belçikalı Ermeni teröristi affederek onu double ajan olarak kullanıyor.”

“En büyük sorunlardan bir tanesi de Batının doğru söylediğine inanmak, onlar başından sonuna kadar yalancılardır.”

“Jön Türk cuntası 5’li çeteler halinde, Namık Kemal’in necaset fikirleri ile tıbbiyede özellikle de askeri tıbbiyede taraftar buldu. Hücreden 1 kişiyi yakaladığınızda en fazla 4 kişi hakkında bilgi verebiliyor, aynı şimdiki Fetöcüler gibi.”

“İttihâd-ı Anasır,  unsurların birliği diye bir şey icat ettiler ve onlarla sarılacak kucaklaşacakmışız. Kimdir bu kucaklaşmak istedikleri? Makedonya Marşı’nda bir isim geçer; Sandanski. Bu kişi Makedonyalı Bulgar teröristidir ve İttihatçılarla kolkola Abdulhamid’i düşürmek için uğraşır. Yani bize düşman teröristlerle kucaklaşıyor bu Jön Türkler.”

“Abdulhamid hayalleri geniş olan biriydi. Gidemediği yerlerin resmini çektirirdi, muazzam bir resim koleksiyonu vardır. “

“Abdulhamid Han, zaman zaman Rus, İngiliz, Fransız elçileri ile sohbetler yapar güya ağzından bir şeyler kaçırarak onların birbirleri hakkında yapmak istediklerini onlara aktararak onları birbirine düşürürdü.”

“Son olarak günümüzden bir tespitte bulunalım: Biliyorsunuz Türk Akımı projesi var. Ruslar bu projeyi bizimle yapacaklardı fakat Rus uçağının Türkiye tarafından düşürülmesi ile ilişkiler gerginleşti ve Almanya bu projeyi kapmak için devreye girdi. Bu proje Almanya’ya iki farklı hattan ulaştırılacaktı. Fakat ilişkilerimiz düzelip Rusya antlaşmayı bizimle yapınca Almanya trilyonlarca dolardan mahrum kaldı, şimdi avuçlarını yalıyorlar. Almanya’nın ve diğer batılı ülkelerin bizlere dost göründüğüne bakmayın. Türkiye çok stratejik bir yerde konuşlanmış, enerji nakil hatlarının, dünya ticaretinin ortasında Akdeniz’de konumlanmış durumda. Ülkemizde yaşanan son olayların, patlamaların bunlardan etkisiz olduğu, Avrupa’nın, batının işinin olmadığı düşünülemez.”

Programımız, Abdulhamid’in duasının yer aldığı sinevizyon izletiminden sonra, genel başkanımız Mehmet ÇELİK bey tarafından Ebubekir SOFUOĞLU hocamıza hediye takdimi ile son buldu.

"İmparatorluğa Darbe 31 Mart" belgeselinde yayınlanan Sultan II.Abdülhamid’in duası...

Helal etmiyorum!

Şahsımı değil, milletimi bu hale getirenlere

Hakkımı helal etmiyorum.

Beni, benim için lif lif yolsalar,

Cımbız cımbız zerrelerimi koparsalar,

Sarayımı yaksalar;

Hanümanımı, hanedanımı söndürseler,

Çoluğumu gözümün önünde parçalasalar

Helal ederdim de, Sevgili’nin (sav) yolunda yürüdüğüm için

Beni bu hale getiren

Ve milletimi ateşe atan insanlara

Hakkımı helal etmem!

Allah’ım!

 

Mukaddes isimlerine kurban olduğum Allah`ım!
Yâ Adil!
Bana "Kızıl Sultan" adını takan ve devrilmem için ellerinden geleni yapan Ermenileri, 
şimdi beni devirenlere parçalatıyorsun. 
Bu cellatları da kim bilir kimlere parçalatacaksın?
Fakat yâ Rahman;
adaletinle tecelli edersen hepimiz kül oluruz. 
Bize acı! 
Resulünün, Sevgili`nin, Kâinatın Efendisi nurunu kaybeder gibi olduğu için bu hale gelen millete, rahmetinle, fazlınla, lütfunla tecelli et.
Yâ Kâdir!
Kundaktaki yavruyu, almış kaçıran leş kuşunu düşürüp, 
çocuğu kurtarmak ancak senin kudretine sığabilir. Leş kuşlarının gagasında kundak çocuğuna dönen milletimi kurtar Allah`ım!
Yâ Ma`bud;
ömrümde tek vakit farz namazı kaçırdığımı hatırlamıyorum. 
Ama tek vakit namazım olduğunu iddiaya da nefsimde kuvvet bulamıyorum. 
Huzurunda eğileceğime, kaskatı kalıyorum ve duada ruh teslim edeceğime, yatağımda kıvranıyorum. 
Sana kulluk gösteremeyen bu kulunu affet Allah`ım. 
Eğer, yılları tesbih dizisince süren hükümdarlığımda seni bir kere anabildim, Resûl`üne bir kez bağlanabildimse, duamı, o bir kere 
ve bir an yüzü suyu hürmetine kabul et.
Yâ Sübhan!
Şu titrek elleri, kıyamet gününde sana "ümmetim, ümmetim" 
diye yalvaracak olan Habibinin eteğinde, şimdi "milletim, milletim" diye dilenen bu ihtiyarın duasını geri çevirme. 
Milletimi evvelâ, "Ba`sü bâ`de`l mevt"siz bir ölümle yok etmeye götüren sahte kurtarıcılar ve sahte kurtuluşlardan kurtar 
ve O`na bir gün gelecek kurtarıcıları, gerçek kurtuluşu nasib eyle.
Benim artık bu dünya gözüyle görebileceğim hiçbir saadet ümidim kalmadı. 
Bari felaketi olsun bana daha fazla gösterme Allah`ım. 
Ayakta duramaz haldeyim, 
vâdem ne gün dolacak Allah`ım!.