350 YILLIK DEVLETTEN SONRA VATAN ARAYAN ARAKANLILAR « Yazarlarımızın Yazıları
350 YILLIK DEVLETTEN SONRA VATAN ARAYAN ARAKANLILAR

350 YILLIK DEVLETTEN SONRA VATAN ARAYAN ARAKANLILAR

Yazar: Mehmet Çelik
24 Aralık 2018
1205

1430 da kurulup 1784 de Portekiz ve Hollanda destekli Budist Burmalıların saldırısı ile son bulan Arakan devletinin sahipsiz, korumasız, kimsesiz ve dışlanmış milleti olan Rahingyalılar, o gün bu gündür kendilerini kabul edecek devlet aramaktadır. Arakan devletinin bir kısmı komşusu bir kısmı da zamanında parçası olan şimdiki sınır ülkeleri “ne yapsam da onları kabul etmesem” diye bir taraftan bahane ararken diğer tarafından mahcubiyetle beraber mecburen kabul ettiği Rohingyalıların resmen kabullenmemek için her türlü numarayı çevirmektedirler.

Milyonlarca insan fiilen var olmalarına karşın resmen yokturlar. Dünya’ya gelmişsin, nefes alıp veriyorsun ama bir kimliğimiz yok, anne-babanız var ama yoklar, okulunuz yok, sağlık güvenceniz yok, barınma imkânınız yok, eviniz yok, seyahat özgürlüğünüz yok, iş imkânınız yok. Yok, yok, yok. Sizi, insan onuruna yakışır şekilde hayatta tutacak hiçbir şeyiniz yok. Aslında varsınız ve yaşıyorsunuz ama resmen yoksunuz. Kimsiniz nereden geldiniz, nerede ve nasıl yaşarsınız, kaç kişisiniz ve gelecekle ilgili düşünce ve planlarınız nedir? Kimse bilmiyor? Daha da en kötüsü bilmek istemiyor. Devletler ve devletlerin birleştiğini iddia eden Birleşmiş Milletler sadece; “ göstermelik ve geçici önlemler alıyormuş” gibi davranmakta. Ve bu davranışları da ödüllendirilmektedir.

İnsanın kendisini ispat etmesi kadar zor ve acı bir şey yoktur. Bu acıyı görmek isteyen ARAKANA kadar bir zahmet gitsin ve gerçeği tüm çıplaklığı ile görsün.

3-6 Kasım 2018 tarihleri arasında İHH İnsani Yardım Vakfını Bangladeş cox-pazar bölgesindeki Arakan mültecilerine yaptıkları yardımları yerinde görmek için; Beykoz Kaymakamı Sayın Ahmet KATIRCI, Düzce Kaynaşlı Belediye Başkanı Sayın Erol BAYRAKTAR ve Yardımcısı Emin GÜNDOĞDU ile gittiğimizde gördüğüm manzarayı yukarıda özetlemeye çalıştım. 10 kişilik bir ailenin 12 m2’de her türlü tehlikeye karşın nasıl yaşabildiklerini gözlerimizle gördük. Bir acı gerçeği ifade etmeme müsaade edin. Bu gördüğümüz manzara aslında “İslam Dünyası” diye isimlendirilen Müslümanlar olarak bizim “YÜZ KARAMIZ” dı. Biz aslında; 2 milyar’a yakın Müslümanlar olarak kendi acizliğimizi, korkaklığımızı, iş bilmezliğimizi, beceriksizliğimizi gördük. Kısaca biz, aslında biz değiliz.

3 gün boyunca Bangladeş de gördüğümüz; sefalet, yoksulluk, fakirlik, acizlik, kimsesizlik ve en önemlisi de vurdumduymazlık. Müslümanlığımızdan ve insanlığımızdan utandım.

Arakanlılar diyor ki; “Biz de Müslüman’ız’’ Özel de Bangladeşliler genelde hepimiz, “Evet ama bizden değilsiniz” diyoruz. 1.200.000 kişinin yaşadığı bölge, adeta etrafı çevrilmiş hayvanat bahçesi gibi. Dışarı çıkmak yasak, Bengal dilini öğrenmek yasak, okul yasak, çalışmak yasak. Dışarıdan çok özür dilerim hayvanat bahçesindeki hayvanlara her bir parça yiyecek verir gibi gıdalar dağıtılıp bir nebze de olsa ayakta kalmaları sağlanıyor.

Acı, acı, göz yaşı, kan ve zulüm. Her daim devam ediyor. Elbette Türkiye olarak başta İHH olmak üzere STK’lar bir şeyler yapıyorlar. Çok müteşekkirim. Ancak olması gerekenimi yapıyorlar? Hayır, onu devletler yapmalı ve bir an evvel yapmalı. Aksi halde çok geç kalınmaktadır. Müslümanlar olarak yapmamız gereken çok önemli işler var. Öncelikle ve hemen İslam İş Birliği Teşkilatı yeryüzündeki tüm Müslümanları ama tüm Müslümanları hiçbir ayrıma tabi tutmaksızın kayıt altına alınmalı. Tüm Müslümanların sağlık güvencesi sağlanmalı ve ortak fondan giderler karşılanmalı. Eğitim, barınma ve iş konuları da aynı şekilde ‘’Dünya Müslüman Fonu’’ tarafından organize edilmeli. Ancak o zaman ‘‘Kardeşliğin, Müminliğin ve Müslümanlığın gereği’’ yerine getirilmiş olur. Aksi halde ağlayan gözlere uzaktan ağlamamız yıllar boyu devam eder. Ve yalnızca Şeytan’a ve düşmana lanet duyarak vakit geçirip sevap kazandığımızı zannederiz.

Son olarak hepimiz bu sonuçlardan sorumluyuz. Sorumlulukta çalışmak, fedakârlık ve özveri ister. Karar bizim. Ya biz yapacağız, ya da yapılanlara razı olacağız.

 

 

Mehmet ÇELİK

06.11.2018

Dakka-Bangladeş