BAĞCILAR YAYIN KURULU
BAĞCILAR YAYIN KURULU

BAĞCILAR YAYIN KURULU

Yazarın Haberleri
Yaz Kuran Kursu, Kız Öğrenciler

İKRA Derneği Bağcılar Temsilciliğimizde kız öğrencilerimize yönelik yaz kuran kursu kayıtlarımız başlamıştır.

Ramazan Kayan

Bağcılar Temsilciliğimizde 16 Ekim Salı akşamında yaptığımız sohbetin hatibi değerli hocamız Ramazan Kayan idi. Ramazan hocamız, bizlere özgüven, özeleştiri ve özveri başlıklarıyla özümüze nasıl dönebileceğimizi beyinlerimize işleyebileceğimiz bir netlikte açıkladı.

Özgüven konusunda, Kur'ân'ın birçok yerinde bizlere işaretler olduğunu vurgulayan hocamız, "Kur'ân'ın bir diğer adı nedir?" diye bana sorulsa “umuttur” derdim" diyerek, Kur'ân’da müslümanlar için hep umudun aşılandığını, bizler için karamsarlığın olamayacağını hatırlattı ve bu konuyu Kur’ân'dan güzel örneklerle aklımıza yaklaştırdı.

Özeleştiri noktasında ise müslümanların kendilerine gelebilmeleri için istiğfarı sıkça yapmaları gerektiğini hatırlatarak, Kudüs'ün neden bir asırdır Müslümanlardan ayrı kaldığını bir düşünmemiz gerektiğini ve bu konuda nerede hata yaptığımızı gözden geçirmemiz gerektiğini vurguladı. Eğer başarılarımızın ardından geceleri Allah'a istiğfar etmiyorsak, başarılarımızın başarı olmaktan çıkacağını ve başarının Allah'tan geldiğini unutmamamız gerektiğini bizlere hatırlattı.

Hocamız özveri konusunda da bizlere çok görevler düştüğünü, bu noktada her birimizin maddi-manevi fedakârlık yapması gerektiğini hatırlattı.

Sohbetin sonunda da değerli hocamız, bir dava adamının özgüven, özeleştiri ve özveri başlıklarını içerisinde kendisini hissettirdiği bir mektubu okudu ve bu duygusal mektupla beraber sohbetini bitirdi.

Ramazan Kayan

Bu Akşam Saat: 21.00 da Bağcılar Temsilciliğimizde Ramazan KAYAN Hocamızın vereceği "Öze Dönüş" Seminerine davetlisiniz...

 

GELECEĞİ ŞEKİLLENDİRENLER MÜSLÜMANLAR OLMALI
     Bağcılar Temsilciliğimizin 1 Mayıs Salı günkü hatibimiz Halil KENDİR hocamız idi. Bu hafta sohbetimiz öncesi kısa bir sinevizyon gösterisi yaptık.  Daha sonra hocamız sinevizyon ile bağlantılı olan sohbetinde bizlere şunları söyledi:
     Sinevizyonda da izlediğimiz gibi türlü türlü milletler ve devletler var. Her ırktan insanlar var. Dünyada bir manzara var; süper güç denilen bir devlet ya da devletler var, her türlü imkâna, donanıma sahipler. Bir tarafta da toplu iğne bile yapamayan fakat topraklarının altında hangi madenlerin olduğunu bilmeyen ülkeler var. Sömürü altında olan ülkeler var. Bu ülkeler, süper güç denen devletler tarafından sömürülüyorlar.  Peki! Amerika ile Uganda arasında ne fark var yada asıl soru şu: bundan 50 yıl sonra ne olacak?
     Aralarında ki farkın  tek sebebi bazı insanların, bazı insanlardan daha fazla düşünmeleri ve daha fazla çalışmalarıdır. Bu adamlar oturmuş bundan 100/150 sene önce "Biz bu milletleri nasıl böler, parçalar da nasıl bu toprakların altındaki maden yataklarına sahip oluruz?" diye düşünmeye başlamışlar. İngiltereʼnin eski başkanlarından William Ewart Gladstone’un (v. 1898) Lordlar Kamarasıʼnda pervâsızca sarf ettiği şu sözü, Batı dünyasının İslâmʼa ve müslümanlara bakış açısını anlamak bakımından ibretli bir misaldir: “Kur’ân, müslümanların elinde oldukça, onlara kesin olarak gâlip gelmemiz imkânsızdır. Ya bu Kur’ân’ı müslümanların elinden almalıyız, ya da onları Kur’ân’dan soğutmalıyız.” Dolayısıyla müslüman için Kur’ân’dan uzak bir hayat, hem dünyevî plânda bir esâret ve zillet sebebi, hem de uhrevî plânda mutlak bir ebediyyet intihârıdır. 
    Adamlar önce Kur'ân-ı Kerim'de  hata bulmaya çalıştılar, baktılar olmadı. Sünnete itiraz etmeye başladılar, baktılar yine olmadı. Bu sefer Müslümanları içeriden yıkmaya başladılar. Bakın bir anda "Daeş" denilen terörist bir grup çıktı ortaya, Suriye’de. Bunlar İslam adına savaştıklarını söyleyen Müslümanlardı. Fakat nedense hep Müslümanlarla savaştılar. "Filistin'e gitsek ilk önce Hamas ile savaşırız" dediler. Oysaki İsrail’le savaşmaları lazımdı. Bunların kafaları öyle bir yıkandı ki direk red eder oldular, kendilerinden olmayanları. Geleceği şekillendirmek istiyorsak stratejimizi belirlememiz lazım. Zafere giden yollar çiçekli bahçelerden geçmez.
 
 
Asr Suresi, İKRA Derneği, İkra, Kitap Okumak

     Bağcılar Temsilciliğimizin 23.04.2018 haftalık sohbetinde ki hatibimiz İlhan ULUÇ hocamızdı. Hocamız bizlere Asr suresinden bahsetti.

     Kur'an-ı Kerim, Allahu Teala tarafından bizlere Peygamber Efendimiz aracılığı ile gönderilmiştir. Her Müslüman indirilen kitabını öğrenmek zorundadır. Özellikle de burada bulunan gençler bu olay çok ama çok önemlidir. Sizler bunu öğrenmek ve hayatınıza tatbik etmek için gayret göstermelisiniz. Kur'an-ı Kerim'de 114 sure vardır ve bu surelerde farklı farklı olaylar anlatılmıştır. Mesela; Yasin suresi, Kur'an'ın kalbidir. Fatiha'ya "ana kitap" manasında "Ümmü'l-Kitâp", denmiştir. Bakara suresi Kur'an'ın bütünündeki olayları anlatır. Sizlere bu akşam Asr suresini anlatacağım inşallah.

     İmam Şafii'ye atfedilen bir söz vardır: İmam Şafii,  "eğer insanlara sadece bu sure inmiş olsa idi bu bile yeterdi" demiş. Namazda okuduğumuz sureler kısa surelerdir. Bunların anlamını bilmemiz lazım. Bazı sureler Mekke’de bazı sureler de Medine’de inmiştir. Mekke'de inen surelerin büyük bir kısmı ahiretle alakalıdır. Medine’de inenler ise tamamlayıcıdır. Allahu Teala, Kur'an-ı Kerim'de farklı yerlerde yemin etmiştir. Meleklere, yıldızlara, incire ve zamana... yemin etmiştir.

     Bismillahirrahmânirrahîm. 1- Vel asr  2- İnnel insane le fi husr 3- İllellezıne amenu ve amilus salihati ve tevasav bil hakkı ve tevasav bis sabr . Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle. 1- Asra yemin olsun ki,  2- İnsan mutlaka ziyandadır.  3- Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır. Yüce Allah, Kur'an-ı Kerim'inde hem Asr suresinde hem de başka surelerde yemin etmiştir.  Zamana yemin ederken insanların ziyanda olduğunu belirtiyor. Hüsranda derken de hem dünyada hem ahirette kaybetmiş olduklarını belirtiyor.  Hem dünyada hem ahirette kaybedenlerden olmayalım inşallah.

anne baba hakkı, İkra, Kitap
İKRA Derneği Bağcılar Temsilciliğinde  sohbetimizin bu haftaki hatibi Halil KENDİR hocamızdı. Hocamız sohbetinde  Anne Baba haklarını işledi. Hocamız özetle,  "Allah’u Teala  Nisa suresi 36. ayeti kerimesinde Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez diye buyurmuştur. Anne babası yanında bulunan bir kişi muhakkak ki cenneti kazanması lazımdır. Onlara değil bağırması öf bile dememesi gerekir. Annesinin duası kadar bedduası da etkilidir. Bundan dolayı beddua almaktan kaçınılmalı ve duası alınmalıdır.  
Peygamber Efendimize bir sahabe gelip ey Allah’ın Resulü amellerin en üstünü hangisidir diye sorunca; Efendimiz vaktinde kılınan namaz, anne babaya iyilik ve Allah yolunda cihat etmek diye buyurmuştur efendimiz. Cihat etmek için bir sahabe gelip ben cihat etmek istiyorum fakat ennem ve babam arkamdan ağlamaktalar deyince Efendimiz senin en büyük cihadın annen ve  babanın rızasını kazanmandır demiştir." Sohbetimizina ardından gelen misafirlerimize ikramlarda bulunuldu. Sohbetimiz salı günü saat 21.00-21.30 arasında yapılmaktadır.
İKRA Derneği, İlhan Uluç, Davet

Bir ilim meclisi olan İKRA Derneği Bağcılar Temsilciliğinde bu haftaki hatibimiz İlhan ULUÇ idi. 
Hocamız bize bu hafta davet konusunu işledi. Allahu Teala Ali İmran suresi 104. ayetinde Sizden, hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır. Allahu Teala Bu ayette müminlerin bazı özelliklerini anlatmaktadır. İnsanların kurtuluşa ereceği bazı özellikleri anlatıyor.
   
Yine Ali İmran 110. ayette ise Siz, insanlar için ortaya çıkarılan, iyiliği emreden, kötülükten alıkoyan ve Allah'a iman eden hayırlı bir ümmetsiniz. Kitab ehli iman etmiş olsalardı, bu kendileri için daha hayırlı olurdu. İçlerinde iman edenler olmakla beraber, çoğu fasıklardır diye buyurmuştur yüce rabbimiz.  Fussilet 33. Ayetinde Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve “Kuşkusuz ben müslümanlardanım” diyenden daha güzel sözlü kimdir? Diye buyurmuştur.
   
Efendimiz bir  hadisi şerifinde ise Peygamber Efendimiz bu konudaki hadisinde şöyle buyuruyor; Hz. Muhammed (s.a.v.) iyiliği emretme ve kötülükten
alıkoyma ilkesini önemli gördüğünü söz ve uygulamalarıyla göstermiştir. “Sizden her hangi biriniz bir kötülük görürse eliyle düzeltsin. Eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin. Ona da gücü yetmiyorsa kalbiyle buğzetsin (O kötülükten hoşlanmasın). İmanın en zayıfı da budur.” Efendimiz bu hadisiyle bir kötülük görüldüğünde onun mutlaka elle düzeltilmesi gerektiğini açıklamıştır. Kişi eliyle düzeltmeye güç yetiremiyorsa kötülüğü yapan kişiyi uyarmalıdır. Buna da gücü yetmiyorsa yapılan kötülüğü kalbiyle reddetmelidir.

Sohbetimizin ardından misafirlerimize ikramda bulunuldu.

Kitap, Terazi ve Demir
Bağcılar Temsilciliğimizin ilmi sohbetlerinin bu haftaki hatibi Mehmet ÇELİK hocamız idi. Hocamız, Hadid suresinin 25. ayeti kerimesinin tefsirini yaptı. Hocamızdan özetle;
Allah’u Teala  Hadid suresinin 25. Ayetinde 3 kavramdan bahsetmektedir: Kitap, Terazi ve Demir.
   Sevgili kardeşlerim, geçen başka bir yerdeki sohbetimde yine bu konu üzerinde değinmiştim ve gelen misafirlerimize bazı rakamlardan bahsetmiştim. Şu an hapishanelerde 37 bin kişi uyuşturucudan yatıyor, 30 bin kişi ise hırsızlıktan. Hapishanelerde yer olmadığı için denetimli serbestlik ile dışarıda olan kişi sayısı 402 bin. 
   Şimdi, bu rakamları "Aman Allah'ım, battık'" anlamında vermiyorum. Bu insanların yaklaşık 100 bininin yaş aralığı 14 ila 30. Bu insanların hemen hemen hepsi yakınlarımız aslında. Komşumuz, esnaf arkadaşımız, belki akrabamız ... ama hemen hemen hepsi yakın çevremizden. 
   2006 ila 2017 yılları arasında uyuşturucudan ölen insan sayısı 2500’ün üzerinde. Amatem'de 2016 yılında uyuşturucu ile mücadele için 721 milyon tl harcanmış. Hapishanelerde 200 bin insan var. Bunların aileleriyle beraber yaklaşık 2 milyon 400 bin insan demektir. Bu maddelere başlayan insanların %45'i tavsiye üzerine başlamıştır. Peki! Biz neden sağımızdaki, solumuzda ki insanlara kitabımızı tavsiye etmiyoruz!? Hem de  bedava olan bu kitaplara insanları neden alıştırmıyoruz? Onlar bu illete para vererek alışıyorlar ama biz parasız olan bu kitapları insanlara neden aşılayamıyoruz?
  Allahu Teala mealinde şöyle buyurmaktadır: "Andolsun, biz elçilerimizi açık mucizelerle gönderdik ve beraberlerinde kitabı ve mizanı (ölçüyü) indirdik ki, insanlar adaleti yerine getirsinler. Kendisinde müthiş bir güç ve insanlar için birçok faydalar bulunan demiri yarattık (ki insanlar ondan yararlansınlar). Allah da kendisine ve Resûllerine gayba inanarak yardım edecekleri bilsin. Şüphesiz Allah kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.
   Musa Peygambere  "asa", İsa Peygambere "ölüleri diriltme",  İbrahim Peygambere "ateşten kurtuluşu" ve Efendimize "Kur'an-ı Kerim" verilmiş. Allah, peygamberlerini mucizeleri ile beraber kitaplarıyla da göndermiştir. Bir medeniyet oluşacak ise bu muhakkak bir kitap üzerine oluşacaktır. Hiçbir şekilde kitapsız bir medeniyet oluşmamıştır. 
   Bir de "terazi indirdik" diyor. İnsanlar, aralarında adaleti sağlasın diye. Toplumda adalet terazisinin bozulmaması için kitap terazisinden vazgeçmememiz lazım. Mutlaka Allah'ın gönderdiği kitapla kendimizi beslememiz lazım. Kendi adalet terazimizi düzenlemek istiyorsak kitabımızı öğrenmemiz lazım.
 
 
Mümin'in mümin üzerindeki haklarından biri de "kardeşi hastalandığında onu ziyaret etmesidir."...
Mümin'in mümin üzerindeki haklarından biri de "kardeşi hastalandığında onu ziyaret etmesidir." Biz de bu kısa günde 3 ayrı ziyaret sığdırarak mümin kardeşlerimizin haklarını gözetmeye çalıştık.
İlk önce, kitap okurlarımızdan Ömer KÖSE kardeşimizi evinde ziyaret ettik. Müslümanın buluşma saatleri, namaz vakitlerine göre ayarlanır güzelliğince, öğle namazında Çınar Camii'nde bir araya geldik. Namaz sonrası, değerli kardeşimiz Ömer KÖSE'nin evine doğru yola çıktık. Güleryüz, hoş muhabbet ve ikramlarla karşılandığımız bu ziyaretimizde, gerek sohbetlerimize, gerek Kur'an derslerimize, gerekse kitap okuma programımıza dahil olduğu için, Ömer kardeşimizi hanesinde ziyaret ederek, muhabbetimizi pekiştirmiş olduk. Sonrasında, Bağcılar şubemizin sevilen ismi, Hasan AKGÜL abimizi, evinde ziyaret ettik. Daha sonra da hasta olduğunu öğrendiğimiz, salı sohbetlerimizin müdavimlerinden Hüseyin Saraç abimize, hasta ziyaretinde bulunduk. Allah bu dünyada bir araya gelebildiğimiz gibi, cennette Efendimizin (a.s.) dizinin dibinde de, bir araya gelebilmeyi bizlere nasip eylesin...
 
18 şubat Pazar günü sabah 9.00 da gerçekleştirmiş olduğumuz geleneksel kahvalti programimiza kitap o...

18 şubat Pazar günü sabah 9.00 da gerçekleştirmiş olduğumuz geleneksel kahvalti programimiza kitap okuyucularımız ve ikra derneği  gonulluleri ile çok guzel bi etkinlik gerçekleştirdik birlik ve beraberliğin sembolü olan kuruluşumuz kitap okumanın ve dinimizi nasıl daha iyi anlayabiliriz sorusuna cevabı bir kez pekiştirmiş olduk kahvaltı sonrası Av. Emin ATALAY Hocamızın vermiş olduğu sohbette ayet ve hadislerle desteklediği konuşmasında bir insanın nasıl dünyayı değiştirebileceği ben olmazsam bir şey olmaz yanilgisinin nasılda yanlış olduğunu bir kez daha hatırlattı bizlere sohbet sonrası dağıtılan çay ile etkinligimizi sonlandirdik

Efendimiz bir hadisinde yarım hurma ile de olsa sadaka verin diye buyurmuştur. Başka bir hadisinde i...
Bağcılar Temsilciliğimizin 20 Şubat Salı haftalık sohbetimizde ki hatibimiz Özay CEBECİ hocamızdı. Bakara suresinden  Kur'ân tilâveti ile başlayan hocamız bizlere bu hafta "İmtihan ve Sadaka" konularından bahsetti. Hocamızdan özetle; 
Allah (cc), Kur’ân’da bizi imtihan edeceğini sürekli vurguluyor.  Esasında Kur’ân okuduğumuzda verilen mesajların başında bu dünyanın geçici olduğu, asıl hayatın ahiret olduğu ve dünya hayatının sadece bir imtihan alanı olduğu belirtiliyor. Lâkin biz müslümanlar bu durumu yeterince içselleştirebilmiş değiliz.
Bize verilen nimetlerin, bizim Allah’ı hatırlayıp şükür etmemiz için olduğunu, bize gelen sıkıntıların ise yine Allah’ı hatırlayıp sabır etmemiz için olduğunu anlamadıkça bu konuda hâlâ daha mesafe katetmemiz gerekiyor demektir. Allahu Teala bizleri türlü türlü konularla imtihan etmektedir. Mesela; amellerle imtihan, kötülüklerle imtihan, çocuklarımızla imtihan, ... gibi. 
Efendimiz bir hadisinde yarım hurma ile de olsa sadaka verin diye buyurmuştur. Başka bir hadisinde ise verecek hiçbir şeyiniz de yoksa bile Müslüman kardeşinize tebessüm edin diye buyurmuştur. Sadaka verebilmek de bir nevi imtihandır.
Değerli sohbeti için hocamıza teşekkür ediyoruz. Allah (cc) hocamızdan razı olsun. 
 

Kayıt Ol



Üye Girişi